Eski zamanlarda Pursaklar’ın ormanlık alan olması dolayısıyla Pursaklar (yaprak saklar) denildiği ve 1463 yılında Osmanlı dönemindeki kayıtlarda “Busaklar” olarak geçtiği belirtiliyor. Moğolların fil ordusunun bu bölgede saklandığı konusunda iddialarda, “Fil saklar” olan bu bölgenin isminin, zamanla değişerek ilk önce “Pir saklar” 17. yüzyılda “Busaklar” isminin “Pursaklar”a dönüştürülüp, Ankara’nın merkez köylerinden birisi haline getirildiği ve Ankara Savaşı’nın yapıldığı yer olarak bilinen Pursaklar, daha sonra günümüzdeki adı ile “Pursaklar” olarak Ankara’mızın bir ilçesi haline gelir.
 Böyle bir tarihî beldede yıllar önce bir sohbetin mukaddemesinde müteşebbis kardeşim Sami Cebeci Bey beni geçtiğimiz hafta konferans verdiğimiz mevkiye getirdi ve buranın hayata geçmesi ve bir külliyenin inşası için, o muattal boş bir zeminde duâ ettirdi. Aradan yıllar geçti muhterem Sami Cebeci kardeşimin büyük himmet ve gayretiyle bu mevkide “Asya Nur” külliyesi hayata geçti. Bu çok yönlü mütevazi külliyede ardı ardına sosyal faaliyetler husûle geldi. Halk arasında vaazlardan ziyade konferanslar dinlenilir ve meraka mucip oldu, halkın teveccühüne ve nefes almasına vesile oldu ve olmaktadır.
Sami Bey Ağabeyimiz “Külliye bitince inşallah ilk konferansı sen vereceksin “dedi ve ilk konferansı biz verdik” Hz. Bediüzzamandan çağımıza müjdeler” akabinde aylar sonra “Müjde Peygamberi (asm)” başlıklı iki konferans vermemiz nasip oldu. Sıra geldi “Asya Nur” külliyesindeki 100’üncü konferansa. Muhterem büyüğümüz Mehmet Kutlular Ağabeyimize tevdi etmişler, o da “biraz rahatsızım gelemiyeceğim” deyince 100. konferansı  bize tevdi ettiler. Bu manevî seyri de tahattur ederek, o güzel salonda verdiğimiz “İnsan ve İnsanın mahiyeti“ başlıklı konferansımızın çok yerlerinde göz yaşlarımı tutamadım. Bu itibarla muhterem Sami Cebeci Beyi ve Pursaklarda  bu hizmetlere her cihetle emekleri geçen bütün zevatı isimlerini kalbime gömerek  alkışlıyor ve duâlar ediyorum.
 Ayrıca güzel bir çalışmaya da tevafuk etti. Oda şudur; Ankara, Çankırı, Kırıkkale ve Kastamonu il ve yakın ilçelerdeki “Yeni Asya okuyucuları“ adı altında her 4 ayda bir araya bu tarzlı bir kültür faaliyetiyle bir araya geliyorlar. Kaynaşmaya, irtibata, gündem maddelerini konuşmaya, neşriyat ile müzakerelere ve hepimizin muhtaç olduğu manevî muhabbete, ihlâsa, uhuvvete dair fevkalâde görüşmeleri deruhte ediyorlar. Bu cihetlerini de hepsini içine alarak binler tebriklerimi sunuyorum. İstihdam lütf-u İlâhidir…
 Ankara hizmeti bol ve bereketli bir başşehrimizdir. Konferans öncesinin akşamında hizmetlerimizin kadim merkez ve vakıflarından ve ayrı bir külliye olan A. Özkan Vakfındaydık. Ankara’nın iman ve Kur’ân hizmetlerini uzun yıllardır bir istikrar ve istikameti devam ettiren muhterem zevatın büyük kısmı oradaydı. Gecenin ilk sohbetini eğitimci İrfan Bey “İman insanı insan eder” başlıklı  güzel sohbetinden sonra, bizlerde âlem-i İslâmın durumu üzerine “ittihad-ı İslâm ve Hz. Bediüzzaman’ın tesbitleri” başlıklı ve onun eserlerinden nakiller ve tesbitler yaptık ve tarihî hatıralar naklettik.
Gecenin sabahında fedakâr Erünsal Öztok Beyin başkanlığında Emre ve Harun kardeşlerimizi de yanımıza alarak, Bursa yolunda trafik kazası geçiren Yeni Asya gazetemizin yönetim kurulu üyesi ve Ankara Nur hizmetlerinin öncülerinden Ali Vapur Beyi evinde ziyaret ettik, duâsını aldık, tarihin yapraklarından hizmetlerle ilgili hatıralar nakledildi. Ayrıca Konferans sonrası Hz. Bediüzzaman’ı ziyaret eden, evinde  ihtiyarlık istirahatında bulunan muhterem Cemil Ağabeyimizi, Nureddin Özer Ağabeyimiz ve Sebahattin kardeşlerin ve torunlarının başkanlığında ziyaret edip ellerini öptük, duâsını aldık.
Konferansımıza iştirak eden bay ve bayanlara, zaruretten gelemeyen ve başarı duâlarıyla telefon açan bütün zevata teşekkürlerimi ve tebriklerimi sunuyorum…