Herkes bu virüsten bahsediyor, bazıları sağlık yönünü nazara veriyor, bazıları ekonomiye vuracağı darbeden korkuyor, bazıları siyasî yönüne nazarları çeviriyor, bazıları korunma çarelerini açıklıyor.
Diyanet, ibadethaneleri kapatıyor, Suudiler Kâbe ve Mescid-i Nebevî’yi yasaklıyor, vesaire vesaire.
Fakat hiç kimse kâinatta herşeyin dizgini elinde olan Cenab-ı Hakk’tan ve O’nun gayretullaha dokunan bazı aşırılıklara bir tokadı olduğundan bahsetmiyor. Veya korkusundan bahsetmek istemiyor.
Burada Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin mikroplar hakkındaki değerlendirmesini ve virüslerin kimin tasarrufunda olduğunu görelim. Ve kâinattaki nizamın kimin eseri olduğunu anlayalım: “Ey arkadaş! O nizamı bulmak için umum kâinatı araştırmaktansa, şu misale dikkat et; matlubun hasıl olur.
“Gözle görülmeyen bir mikrop. Bir hayvancık, küçüklüğüyle beraber pek ince ve garip bir makine-i İlâhiyeyi hâvîdir. O makine mümkünattan olduğundan, vücud ve ademi, mütesavidir; illetsiz vücuda gelmesi muhaldir. O makinenin bir illetten vücuda geldiği zarurîdir. O illet ise esbab-ı tabiiye değildir. Çünkü, o makinedeki ince nizam, bir ilim ve şuurun eseridir; esbab-ı tabiiye ise ilimsiz, şuursuz, camid şeylerdir. Akılları hayrette bırakan o ince makinenin esbabı tabiiyeden neş’et ettiğini iddia eden adam, esbabın her bir zerresine Eflâtun’un şuurunu, Calinos’un hikmetini itâ etmekle beraber; o zerrat arasında bir muhaberenin de mevcut olmasını itikad etmelidir. Bu ise öyle bir safsata ve öyle bir hurafedir ki, meşhur Sofestaî’yi bile utandırıyor.”
Evet, herşey olduğu gibi, o virüsler de Cenab-ı Hakk’ın emrindedir, istediği yere ve istediği kimselere musallat eder. Korku ve endişe yersizdir.
Hazret-i Musa Aleyhisselâm devrinde, herkese “sen cennete, sen cehenneme gideceksin” diye ulu orta konuşan ve haddini aşan birisi için Hazreti Musa’ya (a.s.) Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor: “O densize söyle, benim adıma konuşmasın.”