"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zamanın mührü

Havva KÜÇÜK KONUR
23 Ocak 2021, Cumartesi
Gecenin nabzını, zamanın sesini avuçladım.

Nefesim, içli içli soluyuşum ve bir atımlık kalbimle önünde duruyorum. Bir şair olsaydım, nasıl bir şiir yazardım dedim içimden. Ya da bir resim yapsaydım, hangi renkler süslerdi tuvalimi... Bir Zümrüdü Anka olsam, alır mıydın Kaf Dağına beni? Hayallerin dünyasında, gerçeklerin hayalleri bölüyor bazen düşüncelerimi. Kırbanı doldur diyorum kendi kendime. Şu ânın bir daha ele geçmeyecek çeşmesinden kırbanı doldur. Elbet bir yarenliği var zamanın bize akıtacak. Elbet dediği, diyeceği birşey var.

Zamana eğilip kulak vermeli. Duymalı kalp atışlarını, zamanın sesini... Baş döndürücülüğünü okumalı her hadisenin üzerinde. Bulutlara bakmalı sonra. Ummanda hürce uçan o bulutlara bakmalı. Sonsuzluktan haber getirir gibi halleri, hüznümüze neşter vuruyor aslında.

Soruların girdabı, labirentlerin çıkmazı gibi. Neyi nasıl anlatacağının sancısı sarıyor insanı çoğu kez. Bir ikindi düşse sayfama, daha mı ağırlaşırdı kelimeler bilmiyorum. Aslında her şeyin ömrü bir nefeslik gibi. Ne dağlar uzun yaşıyor, ne ufuklar, ne de rüyalar... Güneşin hüzmeleri yapıştığı yerde yalım yalım yanarken, bir başka dünya yürüyor omuzlarında. Bir telâş ve koşuşturmacanın duvarlara sinen resmi... Bir yarım hikâyenin hiç tamamlanmayacak sonu...

 İnsan kendi hikâyesini ilmek ilmek örüyor. Her bir yaşanmışlık bir düğüm atıyor zamana. Her var olan, hayatımıza öyle ya da böyle giren her şey, yolumuza döşenen bir tuğla. Yaptığımız her doğru ve yanlış, - neye göre, kimin için tartışılır ya- bize bir iz bırakıp gidiyor. Kimi acı, kimi tatlı olan bu izler, aslında tattırdıklarıyla düşüyor şu anımıza. İnsan yaşadığını unutuyor, şahısları unutuyor, ama o an hissettiklerini asla unutmuyor. Belki de olması gereken böyledir. Her iz, bir notadır belki ve biz o notaları biriktirerek kendi şarkımızı tamamlıyoruzdur. Ya da tuvalimize sürdüğümüz, ebru teknemize döktüğümüz bir renk damlasıdır. Biz resmimizi arıyoruzdur aslında da, hayat bu arada kendini bize yaşatıyordur kimbilir.. Dert söyletir, hasret yakar demişler.

Beklemenin, beklerken yürümenin, yürürken düşünmenin, düşünürken de binbir ihtimalden birine karar vermenin adıdır belki hayat. Birbiri içinde pek çok girift hadise, bir plan ve düzen muvacehesinde önümüze geliyor, hayatımızdan geçiyor, kancasını atıyor, içimize izini vuruyor ve gidiyor. İstemli ya da istemsiz, iradî ya da gayri iradî karşımıza çıkan onca şey! Yürürken önümüzden, arkamızdan geçen, sadece bir kez, bir an yüzlerini görüp yolumuza devam ettiğimiz binlerce insan... Bastığımız kaldırım, önümüze çıkan kedi, kuru bir yaprak, bir güvercin, fark etmediğimiz karınca, budanmış ağaç, komşunun kapısının önüne dökülmüş ve üstünden geçtiğimiz kum yığını...

Hiçbir şeyin rastgele, tesadüfen olmaması insanın başını döndürüyor. Ama hayır! Her şey bir düzenin bize akseden yönü ve bunlar bizim resmimizi tamamlayan puzzle parçaları... Ne kadar anlamsız, alâkasız, alelâde görünseler de, onlar olmadan tam olmaz resmimiz.

Yaşadığımız her ânın bir mührü var kalbimizde. Kendi sesimizi içinde duyduğumuz, kendi rengimizi onda gördüğümüz bir gönül yaşlığı var. Her hatırlanışında gözlerde nemi, hatta iki damla gözyaşı var. Yaşanmışlığın bir farkındalığı, hasreti ve özlemi var. Ne güzel bir duygudur, yaşadıklarımızın içimizde bir acılıkla değil de özlemle anılması... Tatlı bir esintinin bütün kalbimizi birden yalayıp geçmesi... Gülü, güzelliği ve dikeniyle sevenler için, bazen dikenleri batıp kanatsa da, kokusu ve güzelliği o acının hüznünü ortadan kaldırır. Hayatı da böylesi bir gönülle karşılamak, aldığımız yaraları sarar, şifa verir. Çünkü bize isabet eden her şeyin bize göstermek istediği birşey var. Vereceği bir ders ve bırakmak istediği bir iz var. Bize kendimizi tamamlatacak bir iz, bir imza... Bize düşen de kendi senfonimizi tamamlayıp dinlemek olmalı... Sonsuzluk bestesinin bir tınısı olarak...         

Okunma Sayısı: 2170
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı