Hz. Ali Efendimiz: “Söz verirken acele etme. Çünkü söz namustur” der.
Nedense bu ifadeyi her duyuşumda aklıma daha ziyade buluşmak için saat verip de o saatte orda olmayanlar gelir.
Filan saatte filan yerde buluşma üzerine sözleşirsiniz. İcabında işinizi gücünüzü bırakırsınız. Belki de sizin için çok kıymetli olan on dakikayı feda edersiniz. Buluşma yerine bir gidersiniz ki… kimse gelmemiş.
Beklersiniz… Gelen giden olmayınca sağa-sola telefon açarsınız. Nedense pek çoğu ya yoldadır, ya metroda. Mazeret de genelde aynı: Trafik sıkışıktır.
“Be mübarek bu ihtimalleri göz önüne alıp azıcık erken çıksan ya” diyemezsiniz bile. Sözler kursağınızda sizi rahatsız eder… o kadar.
Hele bir savunma daha var ki evlere şenlik.
“Saat bir deniyor, ama bir buçukta zor gelinir dedim”
Güler misin, ağlar mısın, kızar mısın, yutar mısın? Varın siz söyleyin artık.
Oysa benim beklediğim o yirmi dakikada veya yarım saatte namaz kılardım, yemeğimin alt yapısını hazırlardım, makinada akşamdan kalan çamaşırlarımı asardım. Komşuma geçip kahve keyfi bile yapabilirdim.
Hani Resulullah (asm) kimseyi bekletmezdi?
Hani biz her halimizle O’nu (asm) örnek alıyorduk?
Hani “kul hakkı” denince şöyle bir irkiliyorduk?
Zamandan çalmanın da bir nevî hırsızlık olduğunu bilmiyor muyuz, önemsemiyor muyuz? Ben çıkamadım içinden dostlar.
Yazılarımı arşivleme huyum yoktur. Bu sebeble yazılarımı pek hatırlamam. Neyse ki şu bilgisayarlar çıktı da ister istemez dosyalarda kalıyor. Lâkin zamana dair birkaç yazı yazdığımı çok iyi hatırlıyorum.
“Söz namustur”a sadece çalınan zaman noktasında değindim.
Üzerinde konuşulacak o kadar çok nokta var ki.
Müslümanın ağzından çıkan her söz namustur.
Çünkü mü’min sözünden, elinden, halinden emin olunandır.
“Yaparım” diyorsan yapacaksın.
“Yapmam” diyorsan yapmayacaksın.
“Emanetimsin” dediğine sahip çıkacaksın. Ölümün pahasına da olsa.
“Seviyorum” dediğine sevdiğini ispatlıyacaksın. Yapamıyorsan söylemeyeceksin.
Sana inanıp, seninle yola çıkanları yarı yolda bırakmayacaksın. Ezmeyecek, ezdirmeyeceksin.
Vaadde bulunduğun her ne ise erkekçe (hanımlar affetsinler beni, ama bu cesaret ve yürek işi ya, sanki daha çok erkeklere yakıştı gibi geldi) yerine getireceksin.
Hizmete maddî bir vaadde mi bulundun, ailene sizi filan yere götüreceğim mi dedin, annene babana ders çalışma sözü mü verdin?...
Örnekleri çoğaltabiliriz.
Netice çok değil. “Bir”…
Söz verdinse tutacaksın arkadaş. Tutamayacaksan vermeyeceksin.
Alış veriş yaparken paranın üstü olan beş kuruşa verdiğin önem kadar önemseyeceksin sözünü.
Çünkü “söz namustur” demiş Hz. Ali Efendimiz.