Üstadımız Bediüzzaman, her bir Nur Talebesinin evini küçük bir Nur dershanesine çevirmesi gerektiğini beyan etmektedir.
Orada ailesi ve çocuklarıyla namazları cemaatle kılıp tesbihat yapmak, akabinde topluca –onların seviyesine uygun- Risale dersi yaparak iman ve Kur’an hakikatlerinden birini müzakere etmekle, hakikî ilim talebelerinin sevaplarına ve şerefine, İhlâs Risalesinde geçen beş nevi ibadete mazhar olacaklarını müjdelemektedir.1
Üstad, her insanın küçük bir dünyası, küçük bir Cennetinin kendi hanesi (evi) olduğu, eğer Allah’a ve ahirete iman o hanenin hayatında etkili olmazsa, oranın aile fertleri için Cehennem gibi sıkıntı ve azap vereceğini belirtmektedir. Oraya kuvvetli bir imanın hâkim olması durumunda, orada Cennet hayatı gibi mutlu bir hayatının yaşanacağını ifade etmektedir.2
Dershanelerde ve evlerde Risale-i Nur tarzında yapılan iman ve ahlâk terbiyesinin çocukların manevî duygularının müspet yönde gelişmesi açısından çok önemlidir. Zira onlar, böyle bir terbiye almazlarsa, büyüdüklerinde bunu edinmeleri gayr-i Müslim birisinin Müslüman olması kadar zor olur.3
Çocuklar, sadece dünyevî fenlerle zihinleri terbiye edilirse, lâdinî bir hayat tarzına alışırlar. Bu durumdaki kişiler, yaşlandıklarında ebeveynlerine hürmet ve muhabbet gösterme yerine, onları terk ederler ve ölümlerini arzu ederler. Ahirette de onlara şefaatçi olmaları yerine, “Neden imanımızı İslâm terbiyesiyle kurtarmadınız?” diyerek onlardan davacı olurlar.4
Nur Talebesi ailelerinin çocukları çantada keklik değildir. “Bizim çocuklara bir şey olmaz” deyip çocuklarının manevî eğitimini önemsemeyen nice aile vardır ki, evlatlarının büyüdüklerinde kontrolünden çıkarak menfi cereyanlara kapıldıkları ve hayatları karardığı görülmüştür.
Çocukların eğitimi ya zorlamayla, ya da hevesatlarını okşamakla; yani onları ikna ederek, sevdirerek yapılmalıdır.5 Pedagoji açısından cebir ve zorlama ile yapılan bir eğitimden hayır gelmez, bilakis ters teper. Bu işte ödüllendirme şevke medar olabilir. Çocuğumuz Kur’an, küçük bir risale veya güzel bir kitap okuduğunda ona sevdiği bir ödül vermek gibi.
Çocuklarımızı ikna ederek dershanelerde yapılan derslere götürmeli, oralarda yapılan çocuk ve genç programlarına katılmalarını sağlamalıyız.
Üstad, her bir Nur Talebesinin mühim bir vazifesinin; bir çocuğa Kur’an öğretmek olduğunu ifade etmektedir.6 Okulların tatile girdiği yaz aylarında çocuklarımıza mutlak surette güzel Kur’an okumasını öğretmeliyiz. Ya da iyi bir hocadan onlara Kur’an dersi aldırmalıyız.
Evlerimizde aile fertleriyle meşveret ederek, kendimiz de onlara örnek olarak TV izlemeye, cep telefonlarına ve internet kullanımına sınırlama getirip, Risale ve Yeni Asya Yayını kitap okuyarak değerli zamanlarımızı faydalı bir şekilde değerlendirmeliyiz.
Son Söz: Zındıka komitesinin, yazılı, görsel ve sosyal medya vasıtasıyla toplumu, özellikle genç nesilleri ifsat ettiği bir zamanda, hem kendimizin hem de çocuklarımızın iki dünya hayatını mamur etmek için dershane hayatını evlerimize taşımamız bir Nur Talebesi olarak başta gelen önemli bir vazifemizdir.
Dipnotlar:
1– Emirdağ L. 1, YAN, (2016) s. 435- 436.;
2– Asa-yı Musa, YAN, (2016) s. 55. ;
3– Emirdağ L.1, YAN, s. 69. ;
4 – A.g.e. s. 69. ;
5- ESDE., s.214.;
6- Barla L.., (2017), s.373.