Ülkemizdeki gizli dinsizlik ve şer odakları, toplumumuzun iman ve ahlâk yapısını çökertmek için mümkün olan her vesileyi kullanarak tahribatlarına devam etmektedirler.
Onlar, hedeflerini gerçekleştirme yolunda kendilerine engel gördükleri dinî grupların, özellikle Nur Talebelerinin hizmetlerini akamete uğratmak gayesiyle, onların uhuvvet ve tesanütlerini bozmaya var güçleriyle çalışmaktadırlar.
Onlar bu işi, Kur’an hadimleri arasında fitne – fesat sokarak, onları birbirlerine düşürüp kamplaştırarak, küçük küçük gruplara ayırıp etkisizleştirerek yapmaya çalışmaktadırlar. Onlar bu şeytanî vazifeyi yaparken, Nur Talebelerinin vazifesi de Risale-i Nur’un ihlâs, uhuvvet ve tesanüt düsturlarını hayata geçirerek ve hizmete daha çok katkı yaparak onların tuzaklarını bozmaktır.
Bu odaklar benzer planlarını, geçmişte Üstad ve saff-ı evvel ağabeylere karşı uygulamışlardı. Ancak Üstad, ağabeyleri uhuvvet ve tesanütlerini bozmamaları yönünde ikaz etmişti. Onlar da ikaza uyarak onların tuzaklarını boşa çıkarmışlardı.
Odaklar, Üstadın vefatından sonra da Nur Talebelerin peşini hiç bırakmadılar, 1960-70’lerde onların vahdetini bozmak için çok çalıştılar. Ancak o dönemde Merhum Zübeyir Gündüzalp Ağabey, diğer ağabeylerle birlikte daire içinde istişare sistemini kurmuş, fitne hareketlerine karşı tedbirler geliştirmiş, Nur Talebelerinin vahdetlerinin bozulmasına engel olmuştu.
Odaklar, Nur Talebelerine en büyük darbeyi 12 Eylül 1980 İhtilali akabinde darbeciler eliyle vurdular. O dönemde ihtilalciler, önemli bir Nur Talebesi kitlesini korku, mevki–makam ve maddî imkân tuzaklarıyla Yeni Asya’dan kopararak kendilerine destekçi yapmayı başardılar. Ancak Yeni Asya Camiası tuzaklara düşmedi. Ağır bedeller ödese de Risale-i Nur’un meslek ve meşrep çizgisinde o zamandan bugüne kadar sebat etmeyi başardı.
Odaklar, ondan sonraki dönemde de Camianın peşini bırakmadılar; 1990, 1992, 2015’lerde değişik oyunlar ile bir kısım kardeşlerini ondan kopardılar. Camia, en kısa zamanda toparlanarak ve kayıpları telafi ederek yoluna devam etmiştir.
Son Söz: Nur Talebeleri olarak bize yakışan, Üstadının kendi döneminde ve Zübeyir Ağabeyin zamanında yaptığı gibi fitne tuzaklarına karşı müteyakkız olmaktır. Bunun için İhlâs ve Uhuvvet Risalelerini, Lahikalarda tesanüde vurgu yapan mektupları bulup, önce kendimize yönelik olarak, sonra umumî derslerde okumalı ve hayata tatbik etmeliyiz. Yirmi Dokuzuncu Mektup, Altıncı Kısımda yer alan şeytanî desiseleri, Sünühat’ın sonunda yer alan Hutuvat-ı Sitte’yi müzakereli derslerle aramızda mütalaa ederek ve umumî derslerde de okuyarak daire içinde hürmet, muhabbet ve ittihad bağlarımızı kuvvetlendirmeliyiz.
Ayrıca bilerek veya bilmeyerek dairede uhuvvet ve tesanüdü bozmaya yönelik söz söyleyerek gıybet yapan kardeşlerimizi münasip bir üslup uyarmalıyız. Umumî derslerine, planlanan ve icra edilen hizmet organizasyonlarına katılıp daha aktif hizmet yaparak, gazetemizi ve Risale-i Nur’u daha geniş çevrelere ulaştırarak şer odakların planlarını bozmalıyız. Allahualem Üstadımız Berzah âleminden bizden bunları yapmamızı bekliyor diye düşünüyorum.