Nur Talebeleri, sağlıklı ve başarılı bir iman hizmeti ifa edebilmeleri için, aralarında ihlâstan sonra, kuvvetli bir tesanüdü/ dayanışmayı tesis ve tahkim etmeleri lâzımdır.
Üstadımız Bediüzzaman, mektuplarında Nur Talebelerinin, fitne ve fesat tuzaklarına karşı teyakkuzda olmalarının, uhuvvet ve tesanütlerini azamî derecede muhafaza etmelerinin lüzumunu ifade etmiştir. 1
Zira onlar, Risale-i Nur yoluyla önce kendilerinin ve aile fertlerinin, sonra diğer insanların imanlarını kurtarma ve muhafaza gibi, mükâfatı Allah’ın rızası ve ebedî saadet olan büyük bir hizmeti ifa etmektedirler.2
Onlar, bu önemli hizmeti yaparken, insanlar arasında dinsizliği ve ahlâksızlığı yaymaya çalışan ilhad/dinsizlik komiteleri ve şer odakları, şüphesiz boş durmayacaklardır. Hedeflerine ulaşmada kendilerine en büyük engel gördükleri Nur Talebelerini rahat bırakmayacaklardır.
Nitekim o komitelerin, hiçbir dönemde onları rahat bırakmadıklarını görmekteyiz; tek partili istibdat döneminde hizmetlerine engel olmak için, devletin adliye ve inzibat güçlerini iğfal ederek onlara musallat etmişlerdir; onlara hapis, sürgün, tecrit gibi dünyada emsali bulunmayan zulümleri reva görmüşlerdir.
Ancak Üstad, o dönemde yayınladığı lahika mektuplarında Nur Talebelerini hizmete sevk ederek yollarına kurulan fitne ve fesat tuzaklara dikkatlerini çekmiş, uhuvvet ve tesanütlerini güçlü tutmaları yönünde tavsiyelerde bulunmuştur.
Günümüzde benzer dehşetli oyunlar oynandığı anlaşılmaktadır. Nur Talebelerinin, özellikle Yeni Asya Camiası arasına nifak sokarak onları ayrıştırma, aralarına düşmanlık tohumları ekerek onları birbirlerine karşı soğutma ve hizmetlerini akamete uğratma planı işletilmek istenmektedir.
Nur Talebeleri bu plana karşı, Üstad ve saff-ı evvel ağabeylerin yaptıkları gibi demir gibi sarsılmayarak, uhuvvet ve tesanütlerini ne pahasına olursa olsun muhafaza ederek tuzakları etkisiz hale getirmeleri gerekmektedir. 3
Bunun yolu: Her bir Nur Talebesinin, İhlâs ve Uhuvvet Risalelerindeki düsturları özümseyerek hayata tatbik etmesidir. O, enaniyetini naylona sarmadan şahs-ı manevînin havuzuna atarak orada eritmesi, haklı da olsa kardeşlerini tenkit etmemesi,4 medar-ı niza bir mesele varsa istişare zemininde çözülmesine çalışması, uhuvvet ve tesanüdü bozacak söz ve hareketlerden yılandan, akrepten kaçar gibi kaçmasıdır.
Nur Talebesi uyanık olmalıdır; hücum eden dehşetli yılanlar gibi zındıkların hücumuna arka çevirip, kardeşlerinin sinek ısırması mesabesinde olan küçük hatalarıyla uğraşmaması lâzımdır.
Son söz: Nur Talebelerinin tesanüt ve ittihadı sadece kendileri için değil, Türkiye’deki ehl-i iman, hatta bütün Müslümanlar için lâzımdır. Çünkü onların zındıkaya karşı imanlarının ve kuvve-i maneviyelerinin muhafazası, bu ittihad ve tesanüde bağlıdır.5
Dipnotlar:
1- Şualar, (2010), s. 506.;
2- Age.(2017), s.351 vd.
3- Age. 777. ;
4- Kastamonu L., (2011), s. 319. ;
5- Şualar, (2010), s. 507.