"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye ve AB süreci

İbrahim ERSOYLU
14 Temmuz 2023, Cuma
Avrupa Birliği (AB), siyasî kriterleri (Kopenhang Kriterleri) demokrasi ve hukuk olan bir organizasyondur.

Bu organizasyona dâhil olan ülkeler, büyük ölçüde demokrasiyi hazmeden, insan hak ve hürriyetlerini siyasî ve sosyal hayatta uygulayan, demokrasi ve kalkınmada dünyada en iyi ülkeler sıralaması listesinde önde yer alan devletlerdir.

Türkiye, daha önce üyelik müracaatı yaptıysa da, ancak 2004’te müracaatı kabul edilmiş ve 2005’te üyelik için müzakere sürecine girmiştir.

UYUM YASALARI TÜRKİYE’NİN ÖNÜNÜ AÇMIŞTI

2000’lerin başında AB süreci, Türkiye’ye çok şey kazandırmıştır; içte hak ve hürriyetler alanında ilerleme kaydedilirken, ekonominin düzelmesiyle dış dünyada Türkiye, demokrasi ve kalkınmada yıldızı parlayan muteber bir devlet görünümündeydi.

Özellikle İslam dünyası, o zamanlar bu süreç sebebiyle Türkiye’ye takdir ve gıpta gözüyle ile bakıyordu. Ülkemizi, kendilerini AB’de temsil edecek kardeş, Müslüman bir devlet olarak görüyorlardı. Hatta o dönemde komşumuz Suriye Devlet Başkanı Esat bile, “ Avrupa Birliğine komşu olacağız” diye sevinmişti. 

REFORMLARI ASKIYA ALINCA İŞLER KARIŞTI

AKP iktidarı, AB rüzgârıyla yargı ve asker vesayetini kırdıktan sonra o süreci askıya aldı. Hukuk ve demokrasiden uzaklaştı, yargı siyasallaştırılarak iktidara bağımlı hale getirildi, yolsuzlukları ortaya çıkaracak olan Sayıştay gibi denetleme mekanizmaları işlevsiz hale getirildi.

Diğer taraftan hatalı icraatlara fren mesabesinde olan Meclis etkisizleştirildi. Yanlış işlere dikkat çekecek olan medya, devlet gücü ile büyük oranda hükümete bağımlı ve onun meddahı haline getirildi. Devlet kaynakları gelir getiren sanayi ve tarım üretimi yerine, getirisi olmayan lüks devlet binaları, gökdelen inşaatına harcanması neticesinde hazine boşaldı. Halk üretim yerine aşırı tüketime teşvik edildi. Devlet harcamalarında aşırı israf yapıldı. Bunun sonucunda ortaya çıkan derin ekonomik kriz ve hayat pahalılığı toplumu canını yakmaya devam ediyor.

Türkiye, AB’nin üyelik için istediği kanun ve mevzuatı AB stantlarına yükselteceği, üyeliğe en büyük engel olan Kemalizm’in kayıtlarından ülkeyi kurtaracağı, sosyal dengeleri bozan rüşvet, iltimas, israf ve yolsuzluğu önleyeceği yerde, AB’ye meydan okumaya devam etti.

Kaldı ki, bu işlerin gerçekleşmesi durumunda bizi içlerine almasalar da, biz yine kazançlı olurduk. Demokrasi, hukuk ve ekonomide dünya sıralamasına ön sıralara geçebilirdik.

Son Söz: İktidar, 20 yıl aradan sonra İsveç’in NATO’ya girişi meselesinde bu işe onay verme karşılığında AB’ye girmek istediğini beyan etti. Aslında onun, sebebiyet verdiği derin ekonomik kriz bataklığından ülkeyi çıkması, Birliğin istediği reformları hayata geçirmesi akabinde üye ülkelerinin verecekleri destekle pek ala mümkün olabilir. Bu iş için bir zihniyet değişimi lazımdır. Tek adam rejimiyle bu işin olması kolay görünmüyor.

Okunma Sayısı: 1509
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı