"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyaset ve devlet adamı Süleyman Demirel

İlimdar Kaya
28 Haziran 2021, Pazartesi
17 Haziran 2015 yılında vefat eden 9. Cumhurbaşkanı Sami Süleyman Gündoğdu Demirel saygın, zeki ve hazır cevap bir devlet adamıydı.

Adnan Menderes’ten sonra Demokrat misyonun manevî lideridir. Mühendis, siyasetçi ve devlet adamı Süleyman Demirel gibi çok yönlü birisinin her yönünün bilinmesi ve yarınlara aktarılması gerekir.  Gelecek nesillerin onu tanıması ve ondan istifade etmesi gereken bir şahsiyettir.  Adalet Partisi Genel Başkanı olarak aktif siyasete giren Süleyman Demirel, Kasım 1964’te Başbakan olur,  Başbakanlık’tan 1971 ve 1980’de darbelerle uzaklaştırılır. 1980 sonrası siyasî yasakların kaldırılması ile Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı’ndan Başbakan sonra da Cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel doksan yıllık ömrüne çok şey sığdırdı. Türk siyasî tarihinin son elli yılında hep var oldu ve yaşadığı döneme damgasını vuran bir devlet adamıydı.

Doğduğu İslamköy’de vefatından bir yıl önce bizzat kendisinin açtığı Demokrasi ve Kalkınma Müzesi yılın her günü ziyarete açıktır. Bu müzede Demirel’in Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı döneminde biriktirdiği 6 milyon belge, 46 bin kitap, 42 bin gazete ve dergi, 8 bin hediyelik eşya, 4 bin tablo, 6 bin video-teyp kaset, 126 bin fotoğraf yer alıyor.

Bir insanı tanımanın en etkin yol ve yöntemi kendisinin görüş ve düşüncelerine muhalif olan insanların ortaya koydukları tavır ve hakkında söyledikleri sözlerdir. Hayatının her döneminde Süleyman Demirel’e karşı duruşu ve Hürriyet Gazetesi’ndeki köşe yazıları ile muhalefet eden Oktay Ekşi’nin söyledikleri çok manidar ve Demirel’i tanımak için de çok büyük anlam ifade ediyor. “Süleyman Demirel’i ben; İnsan Süleyman Demirel, Siyasetçi Süleyman Demirel ve Devlet adamı Süleyman Demirel olmak üzere üç ayrı kategoride değerlendirmek isterim. İnsan Demirel son derece mütevazı, esprili, halk adamı, zeki, hoşgörülü, nüktedan ve herkesle kolay diyalog kuran bir kişidir. Ailesine ve dinine bağlıydı. Çok terbiyeli ve uygar bir insandı, vefakârdı. Eli temiz bir insandı. Yani devletin imkânlarını kullanıp şahsı için menfaat sağlamazdı. Siyasetçi olarak seçim kazanmak için milleti kutuplara ayırmazdı. Tam tersine milleti bir bütün halinde tutmaya itina ederdi. Keza siyasetçi olarak hem rakipleriyle hem de yabancı devletlerle iyi ilişki kurmaya, onlara saygı göstermeye ve onlardan saygı görmeye itina ederdi. Demokrasiyi özümsemişti. Bildiğim yanlış değilse, hiçbir gazeteci hakkında dâvâ açmazdı. Keza hiçbir zaman “dikta” heveslisi olmadı ve kendisine “diktatör” dedirtmedi.”  Oktay Ekşi’nin Süleyman Demirel hakkındaki bu tesbit ve cümlelerini dikkatle iyi okumak gerekir, özellikle devlet yöneticilerine ders ve ölçü niteliğindedir bu tesbitler. Ayrıca Süleyman Demirel “Devlet, millet işleri söz konusu ise küslük, alınganlık, mesafe gibi şeyler olamaz.”  der. Fiiliyatta da uygulanan bu davranışları devlet adamları kendilerine yol haritası olarak görmelidir. Demirel’in bu haslet ve özellikleri başkaları ile olan farkını açıkça ortaya koyuyor.  

Hayatının hiçbir döneminde millete küsmedi ve milletin verdiği her kararı aleyhine olsa bile saygı, anlayış ve olgunlukla karşıladı, milleti çok önemserdi. Değerlerinden ve memleketinden hiç kopmadı. Onun için millet ona “Baba veya Çoban Sülü” diyordu. Dinî değerlerine bağlı olduğu için din ve vicdan hürriyetinin gelişmesine yoğun gayret sarf etti, tepkilere aldırmadan İmam Hatip Liseleri ile Yüksek İslâm Enstitüleri’nin açılmalarını sağladı, imamsız köy bırakmadı. O “Herkes göğsünü gere gere Müslümanım diyecek.”  sözü ile İslâmiyet’in korkusuz yaşandığı Müslüman Türkiye’ yi ortaya çıkardı. Bu hizmetlerden dolayı da millet ona “Nurlu Demirel” ismini taktı. Ülkeyi bir uçtan bir uca imar etti, şantiye gibi idi ülke onun zamanında. Demir Çelik Sanayii’nde çok önemli yatırımlar yaptı; Ereğli ve İskenderun Demir Çelik fabrikaları gibi.  Kırıkkale’de ki Orta Anadolu Petrol Rafineri, PETKİM ve Aliağa onun eseri. GAP, Çukurova topraklarının sulanmasını o sağladı. Her köye yol, elektrik, su ve okulu o götürdü. Birçok baraj yaparak elektrik yönünden ülkenin dışarıya bağlı kalmasını önleyerek ülke sanayiinin gelişmesini sağladı. Bu sebeple de kendisine “ Barajlar Kralı” dendi. Demirel denince kalkınma, kalkınma denince de Süleyman Demirel akla gelir. Bugün tüten her baca, eğitim veren her okul, yürünen her yol, akan her çeşme ve yanan her ışık onun eseridir. O ülkeyi karış karış tanır ve bilirdi, ülkesinin sevdalısıydı.      

 Siyasî hayatının her döneminde siyasetin kışlaya, üniversiteye ve camiye girmesine hiçbir zaman müsaade etmedi, bu değerleri siyasetin yıpratmasından sakındı ve korudu. Lâkin geçmişte Cumhuriyet Halk Partisi siyaseti kışlaya ve üniversiteye taşıdı, milletin vermediği iktidarı kışlaya siyaseti sokarak ihtilâllerle iktidara gelmeye çalıştılar. Milliyetçi gençlerde siyasete alet edilince ülkede birçok genç hayatından oldu.  Siyasal İslâmcı Millî Görüşçüler ise camilere siyaseti sokarak dini siyasete alet ettiler. Demirel’in iyi bir vatansever ve iyi bir devlet adamı olduğunu bu duruşu ortaya koyuyor.

Süleyman Demirel Adalet Partisi Genel Başkanı iken 1978 yılındaki kongrede Genel Başkanlığa Bitlis Senatörü Kamuran İnan da aday olmuştu. Yeni Asya camiasına mensup birçok genç arkadaş ile birlikte arabasına kadar omuzumuzda götürmüştük Demirel’i, polisin müdahalesine karşılık “bırakın gençleri, dokunmayın” diyerek müdahale etmişti. Kongreden sonra da Kamuran İnan’ın memleketi olan Bitlis’in Gaydaya giderek bu aileye misafir oldu. Sonra da kurduğu kabinede Kamuran İnan’ı Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı yapıp bu aileyi misyonun içinde tuttu ve kopmalarını önledi. Çünkü Kamuran İnan o yörede çok sevilen ve Yassıada’da yargılanıp mahkûm olan Demokrat Parti Milletvekili Şeyh Selahattin İnan’ın oğludur. Şayet kopma olsaydı o yöredeki birçok ilde Adalet Partisi çok büyük zarar görürdü. Bu olay Süleyman Demirel’in ön görüsünü ortaya koyuyor. 

Yol ve dâvâ arkadaşlarını terk etmemiş ve onları dışlayıp ötekileştirmemiştir. Siyasette Demirel terbiyesi önemli bir husustur. Bu yönünü dost ve düşman herkes takdir eder. Bugün ülkeye çok değerli hizmetler veren birçok siyasetçi, bürokrat ve devlet adamının yetişmesine vesile oldu, bu insanlar yüzlercedir. Ama bunlar Demirel’in emaneti olan Demokrat Misyona sahip çıkmadı, sırtını döndüler. Demokrat Misyonun bu günkü hale gelmesine seyirci kalıp, Süleyman Demirel’e karşı gerekli vefayı göstermediler. Şahsî ikballerini dâvâya tercih ettiler, tarih bunları yargılayıp gerekli kararı verecektir. 

Süleyman Demirel vefalı bir insandır, dostlarına hiçbir zaman sırtını dönmemiştir. 1990’da Yeni Asya Gazetesi’nin Ankara Kocatepe Camii’nde Bediüzzaman Said Nursî için okuttuğu mevlide Süleyman Demirel telgraf göndermişti. Çıkan tartışmalar sonrasında gazetecilerin sorularına “Said Nursî büyük âlimdir. Büyük bir Kur’ân müfessiridir. Büyük âlim değildir diyenin alnını karışlarım. Büyük âlim, büyük müfessir demek suç mu? Nerede yaşıyoruz?” (3 Kasım 1990, basın toplantısı). 1991’deki koalisyon hükümeti döneminde başbakandı. Cumhuriyet tarihinde ilk defa devlet kütüphanelerine Risale-i Nurlar’ı koydu. “Said Nursî sizi bekliyor”  billboard, afiş ve gazete ilânları ile SHP’li Kültür Bakanı Fikri Sağlar döneminde olayı kamuoyuna duyurarak Risale-i Nurlar’a ait yasak imajını sildi. Demirel’in hiç kimseden korkup, çekinmeden söylediği bu söz ve yaptığı icraat onun Bediüzzaman’a ve Nur Talebelerine karşı olan muhabbetini ve samimiyetini ortaya koyuyor.   

Süleyman Demirel hayatta olsaydı demokrat misyon şu anki dağınıklığı yaşamazdı, ülke insanı da bu olumsuzluklar ile karşılaşmayacaktı. Sen vefat etsen de, eserlerin hep yaşayacak “BABA”…

Okunma Sayısı: 1659
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • mustafa

    28.6.2021 21:53:13

    Teşekkürler. Bilgilendirici bir çalışma..

  • İ.Seyda

    28.6.2021 14:32:08

    Süleyman Sami Demirel, ismi gibi "sami" yani yüce, yüksek biri olarak geçti bu dünyadan. Her zaman ve zeminde, "Bediüzzamana alim demeyenin alnını karışlarım" demek ancak yüksek haslete sahip birine nasip olabilirdi. Mekanı cennet olsun. Allah, O'nun hakkında rahmetinin en güzellerini tecelli ettirsin. Amin...

  • Munir

    28.6.2021 13:34:46

    Demirel 27 Ekim 1965'te Türkiye'nin 12. başbakanı oldu. “Siyaset ve devlet adamı Süleyman Demirel” başlıklı yazıda yanlışlıkla Süleyman Demirel, Kasım 1964’te Başbakan olur ibaresine yer verilmiş. Doğru ibare: Demirel 10 Ekim 1965 genel seçimlerinde Isparta Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi ve seçimlerde Adalet Partisi’nin tek başına iktidar olması üzerine Türkiye’nin 12. Başbakanı olarak hükûmeti kurdu. Demirel 27 Ekim 1965'te Türkiye'nin 12. başbakanı oldu.

  • Oğuz Yiğiter

    28.6.2021 10:55:18

    Allah rahmet eylesin. Kaleminize, yüreğinize sağlık....

  • Halil İbrahim Karahan

    28.6.2021 05:53:57

    Allah razı olsun

  • Ozan Kaya

    28.6.2021 00:40:49

    Tebrikler Hocam. Çok güzel bir yazı.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı