Hz. Ömer’in adını duyan bazı insanlar onun sert, haşin bir kişi olduğunu zannederler.
Aslında onun haksızlara göz açtırmayan adaletli, bazı insanlarda bu yanlış kanaati uyandırmış. Onun hayatını araştıranlar ne kadar hakperest, hoşgörülü, fakat en yakını da olsa hak ve adaletten ayrılmayan bir idareci olduğunu göreceklerdir.
O, yerinde ve zamanında yapılan her uyarıya kulak vermiş memnun olmuş ve onları değerlendirmesini bilmiştir.
“Kim benim bir hatamı düzeltirse ondan Allah razı olsun” diyebilmiştir.
Şu hadise onun ne kadar halkının dertlerine eğilen, tenkitlere tahammül eden, halkın problemlerine ikna edici yolla yaklaşan, olgun bir idareci olduğunu gösterir.
Bir gün Ebu Ubeyde bin Cerrah, Hz. Ömer’e,
“Sen ashabı (Resulullah’ı gören Müslümanlar) güç duruma düşürdün?”
“Nasıl?”
“Tayin ettiğin valiler Allah yolundan sapıp hıyanete dalıyorlar. Bunlara engel olmalısın.”
Buna Hz. Ömer’in cevabı şu oldu:
“İkazınızdan memnun oldum. Ben daima Müslümanlardan ikazlar beklerim. Yeter ki, din selâmette olsun.”
Sözünün devamında ise şöyle söyler:
“Ey Ebu Ubeyde, inan ki ben tayin ettiğim valilerin her türlü işlerini, en küçük noktalara varıncaya kadar düşünürüm. Kim olursa olsun hangi memuriyette bulunursa bulunsun, görevlendirdiğim kişiye ihtiyaçların yetecek kadar maaş veririm. Vazifesindeki sadâkat ve başarısına göre de onu mükâfatlandırırım. Halka muhtaç olmayacak derecede yaşayabilmeleri, geçim derdine düşmemeleri için gerekli her türlü yardımı yaparım. Vazifelerini dürüstçe yapabilmelerini sağlarım.”