- Günümüz yeni dünya düzeninde cemaatlere hangi bakış açısıyla bakılıyor. Etkinlik dereceleri dün mü, bugün mü çok fazla? Ve gelecekte nasıl bir etki derecesine sahip olması bekleniyor?
- 15-20 Temmuz süreci maalesef cemaatler algısını oldukça tahrip etmiştir. Cemaatler üzerinde kurgulanan oyunlar toplumun cemaatlere bakış açısını olumsuz yönde etkilemiştir. Çok büyük bir manevî tahribat var. Ama bu bir travmadır. Geçici bir haldir diye ümit ediyoruz. Cemaatler özü itibariyle ma-nevî hizmetler için vardır. Ama cemaatleri bu aslî hizmetlerinden uzaklaştıracak tuzaklar da vardır. Bunun başında siyasîleşme, ticarîleşme ve dünyevîleşme olgularını sayabiliriz. Bir cemaatin hedefi devleti ele geçirmek, devleti yönetmek ve siyasete hâkim olmak olmamalı. Dünyaya çağıran çoktur diyor Bediüzzaman. Önemli olan asıl hayata hazırlanmaktır. Cemaatler tam da bunun için var.
- Peki, ortada büyük bir travma var madem, bu travmanın atlatılması için neler yapıyor cemaatler?
- Bu olumsuzlukların yeniden onarılması için samimî bir duyarlılıkla kuvvetli bir seferberliğe ihtiyaç var. Hiçbiri istisna olmamak kaydıyla bütün cemaatlerin yaşanan bu olumsuz hadiselerin çözümü noktasında gayret gösterme zorunluluğu var. Meselelerin masaya yatırılıp, enine boyuna tahlil edilmesi ve çıkarsamalarda bulunulması ihtiyacı var. Bunu yaparken de samimî bir şekilde davranma ve birtakım suçlamalara gitmeden çözüme ulaşma sorumluluğu var.
Bu süreçte hedefteki bir cemaate hukuksuz şekilde çok yüklenilirken ona atfedilen aynı suçlamalara konu olan haller şu anda başka cemaatler tarafından devam ettiriliyor. Devlette kadrolaşma bitmedi. Biri gitti, biri geldi. Bu gerçeklik ışığında aynı tuzağa diğerlerinin de düştüğü sonucu çıkıyor.
Bu aynı zamanda meselelerden ders alınmadığı manasına geliyor. Bu yanlışlar yaşanan sıkıntıyı daha da katmerleyerek devam ettirmekten başka bir netice vermiyor. Çağrıda bulunuyoruz; cemaatlerin işi bu değil. Olmamalı. Cemaatler aslî görevleri olan manevî hizmetlere yeniden geri dönmeli…