Güneri Cıvaoğlu’nun aktardığına göre Beyaz Saray’ın şöyle bir geleneği varmış: Görevi sona eren her Başkan, halefine el yazısı bir notla düşünce ve tavsiyelerini iletiyormuş.
Baba Bush Clinton’a, Clinton oğul Bush’a, oğul Bush Obama’ya, Obama da Trump’a hitaben not yazıp Oval Ofis masasına bırakmış.
Obama’nın Trump’a yazdığı notta yer alan şu cümleler bilhassa ilginç ve düşündürücü:
“Bizler bu ofiste geçici olarak oturuyoruz. Bu, bize, atalarımızın uğrunda savaştığı ve kanını akıttığı hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, eşitlik ve sivil özgürlükler gibi demokrasinin esaslarını—en azından göreve başladığımızda bulduğumuz kadar—güçlü devretmek görevini verir.” (Milliyet, 20.1.21)
Demokrasinin esasları: Hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, eşitlik, sivil özgürlükler.
Peki, Trump ne yaptı? Özellikle seçim sonuçları belli olduktan ve kesinleştikten sonra yaptıkları ortada. Hele Kongre baskını sürecindeki tahrikleri asla unutulacak gibi değil.
Ama üye atamalarını kendi hesaplarına göre yaptığı Yüksek Mahkeme ve oraya atadığı yeni üyeler bu süreçte Trump’ın beklentilerine değil, hukuka göre karar verdiler.
Ve Trump bu durum karşısındaki hayal kırıklığını “Aleyhimde karar vermek hoşlarına gidiyor. Üçünü ben atadım. Özellikle biri için çok sıkı kavga ettim” sözleriyle dile getirdi.
Böylece ABD’deki kuvvetler ayrılığı ve hukuk sisteminin, bizde tek adam rejimiyle ne hale getirildiğini hep birlikte görüp yaşadığımız hallerden farkı da gözler önüne serilmiş oldu.
ABD Yüksek Mahkemesi-AYM farkı da...
O fark Kongredeki Biden oturumunu yöneten yardımcısı Mike Pence’in Trump’tan gelen “Oylamayı yapma” talimatını “Anayasaya bağlılık yeminim buna müsaade etmiyor” diyerek reddetmesinde de görüldü.
Bizde hele bu sistemde mümkün mü?!!
Sonuçta ABD Başkanı değişti. Bizdeki iktidarın umut bağladığı ve baskın skandalında “mağdur” gösterip gitmesine karalar bağladığı Trump gitti; yerine Amerikan Demokratlarının adayı Biden geldi. Ankara güya renk vermemeye çalışsa dahi bunun tedirginliği içinde.
Bakalım, yeni dönem Türkiye-ABD ilişkilerinde neler getirecek? Erdoğan’ın “Biden’la birlikte çay içmişliğimiz var be” muhabbeti, umduğu neticeleri verebilecek mi? Ömrü olan görecek. Hayırlısı olsun deyip izleyelim.