Öncesi hakkında bilgimiz yok, ama Korutürk ve Evren dönemlerinde Cumhurbaşkanlığı basın sözcüsü olarak Ali Baransel’in görev yaptığını hatırlıyoruz. Sonrasında Özal’ın basın sözcüsü Kaya Toperi oldu.
Demirel’in basın sözcüsü olmadı, onun yerine Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi ihdas edildi. Bu merkezin görevi Cumhurbaşkanının konuşmalarını hazırlamak, faaliyetlerini ve programını basına duyurmak ve Çankaya Köşkü’nün basınla ilişkilerini düzenlemekti.
Bu ilişkilerin en sağlıklı ve düzgün olduğu dönem o dönemdi. Demirel’in demokrat kişiliğinin yansıması bu sonucu doğurmuştu.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nde görev yapan kadro da demokrat, ehil, liyakatli, dinamik ve enerjik insanlardan oluşuyordu.
Onun döneminde Çankaya’nın kapıları hemen hemen bütün yayın organlarına açıktı.
Demirel senede iki defa gazete temsilcilerini Köşk’e davet ederek mülâkat verir, sorularını cevaplandırır; resepsiyon ve basın toplantılarına ayrım yapılmaksızın bütün yayın organları çağrılır; dış geziler de yine aynı kucaklayıcı tavır ve yaklaşımla organize edilirdi.
Yeni Asya da bu listelere hep dahil edildi.
Rahmetli Kutlular Ağabeyle birlikte, resepsiyonların tamamına katıldık. Ayrıca çok sayıda özel randevu ve görüşmemiz oldu. 41 ülkeye yapılan resmî gezilere de iştirak ettik.
Demirel’den sonra Sezer döneminde resepsiyonların davetli listesinden çıkarıldık.
Sezer’le birlikte dış geziler de tarihe karıştı.
Gül’ün cumhurbaşkanlığında resepsiyonlarına yine davet edilmeye başladık. Ama yeniden başlayan dış ziyaretlerden dışlandık.
Erdoğan devrinde ise bilhassa tek adam rejimine geçildikten sonra, dışlanmanın da ötesinde, çok farklı muamelelere maruz kaldık. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı eliyle, sürekli kartlar dahil, basın kartlarımız gasp edildi ve gri pasaportlarımız verilmedi.
Eşzamanlı olarak, Basın İlan Kurumu, yarım yüzyıllık resmî ilan hakkımızı gasp etti.
Basın ve Yeni Asya tarihinde, darbe dönemleri de dahil olmak üzere hiçbir zaman benzeri görülmemiş ve yaşanmamış olan bu hukuksuzluklara karşı hukuk mücadelemiz devam ediyor. Sonuna kadar da edecek.
Ve inanıyoruz ki, hukuk yine tecellî edecek.
Yine inanıyoruz ki, o gün yaklaşıyor.