Son dönemde hayatımız deprem, seçim ve pahalılığın iç içe geçtiği karma bir gündemle devam ediyor.
Depremin üzerinden 40 gün geçti, ama gelinen nokta itibarıyla ne durumdayız; bilgimiz yok. Can kayıpları için açıklanan sayı 50 bine yaklaştı, ama gerçek rakamın bundan çok fazla olmasından endişe ediliyor.
Bir taraftan depremin vurduğu yerleşim yerlerindeki birçok enkaza hâlâ dokunulmamış olması; diğer taraftan bazı yerlerde cenazelerin kimseye bilgi verilmeden defnedildiği haberleri bu endişeleri kuvvetlendiriyor.
Evsiz ve açıkta kalan depremzedelerin barınma, ısınma, su, tuvalet, banyo, hijyen gibi temel ihtiyaçları hâlâ karşılanabilmiş değil.
Geçici olarak diğer illerdeki otel ve konteynerkentlere yerleştirilen depremzedelerin, başka bir alternatif gösterilmeden kaldıkları oda ve konteynerleri boşaltmaları isteniyor.
Birçok yerde dokunulmadan, olduğu gibi duran enkazların, bazı yerlerde, altındaki cenazelere zarar verip inşaatla ilgili suç delillerini kaybettirecek bir aceleyle kaldırılması gibi çelişkili uygulamaların yol açtığı kaos sürüyor.
Bu hengâmede, iktidar mahfillerinin evvela “Deprem zorlaştırdı” dediği seçim için önceden telaffuz edilen tarih, Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayını açıklaması üzerine yine 14 Mayıs olarak ilan edilip kesinleşti.
Seçim çalışmalarında muhalefet de, iktidar da deprem bölgesi ziyaretlerine özel bir önem ve ağırlık veriyor. Millet İttifakı depremin üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen sorunların hâlâ çözülemediğine vurgu yaparken, iktidar önce Adıyaman, sonra Hatay için helallik talebinde bulunuyor; ancak görünen o ki, bu talep olumlu karşılık bulamıyor.
Çünkü helallik isteyenin evvela hesap vermesi gerekiyor. İktidar bu hesabı vermediğine göre, hesaplaşma sandıkta yapılacak.
Hem deprem öncesi ve sonrasındaki ihmal, gecikme ve aksaklıkların, hem de deprem ortamında bile sürdürülen hukuksuz, keyfî ve ayrımcı uygulamaların hesabı sorulacak.
Süreç bu minval üzere ilerlerken, hayat pahalılığı da almış başını gidiyor. Market fiyatlarına yetişebilmek mümkün değil. Deprem bölgelerinde tam bir fırsatçılığa dönüştürülen fahiş fiyat artışları işin tuzu biberi oluyor.
Seçime böyle bir ortamda gidiyoruz.