Cumhurbaşkanının ilk başbakanlık döneminde çok tartışılan konulardan biri, ticarî bir şirketteki ortaklığının, seçildikten ve yeni görevini üstlendikten sonra da devam ediyor olması idi.
Bu tartışmayla ilgili 24.1.04 tarihli yazımızda, Diyanet İşleri eski Başkanlarından Ömer Nasuhi Bilmen’in bir yazısında yer verdiği şu hadis-i şerifi aktarmıştık:
“Hıyanetin en haincesi, bir idare amirinin halk arasında ticaret etmesidir. Böyle bir hareket, onun itibarını azaltır. Halkın düşmanlığını celb eder. Çünkü bu hareketle nüfuzunu suiistimal edip, halkın ticaret hayatındaki gelişmeyi sekteye uğratmış olur.”
Bilmen Hoca bu Peygamber buyruğuna istinaden, “Milletin işini üzerine alanların, başkalarına karşı rakip kesilerek ticaret hevesine düşmemeleri lâzımdır” diyordu (Şeriat ve Demokrasi kitabımız, s. 169).
Erdoğan tartışmaların devam etmesi üzerine o şirket ortaklığı için “Devrettim ve bıraktım” açıklaması yapmış ve konu ancak ondan sonra gündemden düşmüştü.
Gerçekten, devlet idarecisinin ticarî faaliyetlerle iştigale devam etmesi, her açıdan son derece sıkıntılı sonuçlar doğuruyor.
İdareci konumunda olmasının sağladığı özel avantaj ve imkânları kendisi ve yakınları için “haksız zenginleşme” fırsatı olarak kullandığına dair iddia ve suçlamalara muhatap olmak, bu sonuçlardan yalnızca biri.
Peygamber ikazındaki mesaj siyaset hayatındaki tecrübelerle de örtüşüp doğrulandığı ve teyid edildiği içindir ki, periyodik “malvarlığı bildirimleri”ne ihtiyaç duyuldu.
Ve bu, yasal zorunluluk haline getirildi.
Buna rağmen tartışmalar bitmiş değil.
24 Haziran seçim sürecinde Cumhurbaşkanının vaktiyle yüzüğünü gösterip “Bütün servetim bu. Eğer günün birinde duyarsanız ki Erdoğan zengin olmuş, bilin ki haram yemiştir” sözünün hatırlatılması, bunun güncel ve çarpıcı örneklerinden biri.
Şimdi aynı tartışmaların, “Başkan”la birlikte, çoğunu şirket CEO’luğundan bakanlığa getirdiği kabine üyeleri için de gündeme gelmesi kaçınılmaz görünüyor. Onların da ticarî ilişkileri, servetleri, malvarlıkları... mercek altına alınarak didik didik edilecek.
Yeni konumlarını, şirketlerindeki görev ve ilişkilerinden ayırıp ayırmayacakları da.
Bu sorgulamalar şimdiden başladı bile.
***
- Operasyonun hukukîliği ayrı bahis; ama yozlaşma ve şirazeden çıkmanın en uç örneklerini sergilemeye tamgaz devam ettiği bir noktada Atatürkçülüğü de, seçimlerde Erdoğan ve AKP’yi desteklemesi de işe yaramadı. Ders alabilene çok şey söyleyen mesaj yüklü bir ibret tablosu daha...
- Yeni dönem yeni kabine https://youtu.be/Rzaa1wNW7lg @YouTube aracılığıyla