"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sivil toplum

Kâzım GÜLEÇYÜZ
17 Şubat 2019, Pazar
Bunca zamandır yaşadığımız demokrasi tecrübesine ve bu kadar olup bitenlere rağmen toplum, antidemokratik ve hukuk dışı uygulamalara karşı örgütlü ve güçlü bir sivil tepki ortaya koyma noktasına henüz gelebilmiş değil.

 Merhum Demirel’in zaman zaman söylediği “Bizdeki demokrasi halksız demokrasi” beyanı tam da bu durumu tarif ediyor.

Bu durumu aşmak için yapılması gerekenlere ise, Bediüzzaman’ın “Mevcudiyet-i milleti göstermek lâzım, mevcudiyetinizi ittihadla gösteriniz” ve “Bir millet cehaletle hukukunu bilmezse ehl-i hamiyeti de müstebit eder” gibi sözleri ışık tutuyor.

Peki, milletin varlığını göstermek ve hukukuna sahip çıkmak için neler yapılmalı?

Bu hususta pek çok şey söylenebilir. Ama öncelikle ve özellikle ifade edilmesi gereken hususlardan biri şu olsa gerek:

Bir defa, haddizatında sorunun kaynağını oluşturan “yanlış referanslara dayanarak tavır sergileme” hatası mutlaka terk edilmeli. Bu, bilhassa muhafazakâr kitlelerde yaygın olan ve bu dönemde maalesef daha da güçlenen devletçi, hattâ OHALci refleksler için geçerli. Her hal ve şartta devleti kollayıp, devlet adına yapılan yanlışları da görmezden gelen bir yaklaşımla sivil toplum inşa edilemez. Sivil toplumun en önemli şartlarından biri, evvelâ devlet karşısında bağımsız bir konuma oturmak.

Bu demek değil ki, “devlet düşmanı” olunsun. Hayır. Karşı çıkılması gereken şey devlet değil, “devlet adına” yapılan yanlışlar, haksız ve keyfî uygulamalar.

İkinci önemli nokta, sivil toplumun siyasetten de bağımsız olması. Ne yazık ki, bu da başarılamadı. Ve hâlâ bunun sıkıntılarını yaşıyoruz. Oysa, özellikle 1990’lı yılların başlarında Türkiye’de çok ümit verici bir sivil toplum örgütlenmesi başlamış, birçok yerde kurulan gönüllü teşekküller müşterek bir güç oluşturma potansiyelini ortaya koymuşlardı. Ama ne yazık ki, sürecin ilerleyen safahatında bu örgütlerin çoğu kendilerini bir siyasî harekete endeksleme hatasına düştü. Bunun sonucu ise 28 Şubat’ta o hareketin aldığı ağır darbelerden sivil örgütlerin de zarar görmesi oldu. Hazin olan şu ki, şimdi aynı hata çok daha geniş bir ölçekte yine tekrarlanıyor.

Ders alınsa tarih tekerrür eder mi?

Okunma Sayısı: 2665
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    17.2.2019 18:15:00

    Acı da olsa gerçeği söylemek zorundayım ki, tarihi tekerrür ettirenler bu kez iktidardaki siyasal İslamcılar ve onlara salt "dindarlık" argümanı ile destek veren, din ü devlet bekasını bunlarla daim ve kaim gören, can simidi gibi sarılan bunun için de demokratik parlamenter sistemi tek adamlık rejimine çevirmekte beis görmeyen kitlelerdir. Sivil olmak, devlete karşı olmak değildir. Tam aksine antidemokratik, hukuksuz ve keyfi uygulamalar karşısında, demokrasi ve hukuk taraftarı olmak, demokrasi ve hukuka sahip çıkmak ve meşru dairede bunun mücadelesini vermektir. STK'lar işte bu noktada önem ve güç kazanmaktadır. Üç tane 1 alt alta 3 ederken, yan yana geldikleri, omuz omuza verdikleri vakit 111 eder, değil mi? İşte STK, üç tane 1'in yan yana, omuz omuza gelmesi halidir. Ama SİVİL, bağımsız ve hür olmak şartıyla.

  • Gündüz Alp-2

    17.2.2019 17:55:58

    Hem toplumun hem kurumların sivilleşmesi süreci şu sistemde çok zaman alacaktır. Çünkü menfi ve menfaatçi siyasetin eylem ve söylemleri, toplumu ayrıştırarak, kutuplaştırarak ve kışkırtarak sivilleşmesine fırsat vermiyor. Bırakın toplumun sivilleşmesini, korkarım, bu menfi söylemler artarak devam ettirilirse, bir müddet sonra toplumun yarısı diğer yarısına karşı (Allah korusun) paramiliter güç haline dönüşecektir. "Olur mu öyle şey?" demeyin. Olmasına ihtimal vermediğimiz nice şeyler olmadı mı? Sivilleşme, toplumda demokrasi bilinci ve kültürünün yerleşmiş olmasıyla gerçekleşebilir. Demokrasi bilinci ve kültürü yoksa, merhum Demirel'in dediği şey gerçekleşmiş olur: Halksız Demokrasi! Demokrasi ve hukukuna sahip çıkmayan milletin, Bediüzzaman'ın dediği sonucu yaşaması kaçınılmazdır: İstibdat! Cumhuriyetin kuruluşundan 90 küsur yıl sonra tekrar tek adamlık sistemine dönmemiz bize tarihten ders almadığımızı söylüyor.

  • Gündüz Alp

    17.2.2019 17:40:21

    Sayın Güleçyüz, merhum Demirel'in "Bizdeki demokrasi halksız demokrasi" sözünden mülhem ben de izninizle "demokrasisi olmayan halk" diyeceğim. Zira 16 Nisan halk oylamasında, siyasetin aldatıcı propagandasına kapılan millet demokrasi ve hukuktan kolayca vazgeçerek, şeklen meclisi olan antidemokratik bir sistemi tercih etti. Parlamenter demokrasi, çağımızla örtüşmeyen bir sisteme kurban verildi. STK'ların gerçek anlamda stk olduğunu söylemek hayli zor. Pek çoğunun peş peşe verdikleri ilanla, mevcut tekçi sisteme güzelleme yapmaları onların henüz "sivilleşme" sürecini tamamlamadıklarını ve rüştlerini ispat etmediklerini göstermektedir. Bir zamanların anlı sanlı stk, dernek, vakıf, sendikaları ve özerk Üniversiteler tam anlamıyla sivil olduklarının idrakiyle hür ve bağımsız hareket edilmiş olsalardı eminim ki, bugün şu sorunları ve süreci yaşamıyor olacaktık.

  • Kenan

    17.2.2019 05:37:02

    Sayın Yazarım... şu sıkıntılı dönemimizde haktan ve mazlumun yanında duruşunuzdan dolayı size ne kadar teşekkür etsem azdır.... elinden geldiğince de gazetenizi almaya çalışıyorum....ben mesleğini en iyi şekilde yapmaya çalışan bir ogretmendim.. bakanlığın onayı ile açılmış bir sendika yüzünden atıldım ve yaftalandik...ve yüce bağımsız (çocuk bile inanmaz) türk mahkemesinden beraat aldım... ama komisyon denilen kukla kurum basvuruma red cevabı verdi iki yıl sonra.. bu nasıl adalet nasıl bir anlayış..... Ben bu yaşadıklarımı Rabbime havale ettim... ve şunu çok iyi öğrendim ki bizim türk milletinin öyle üstün meziyeti ve mazlumun yanında olma gibi bir karakteri zerre kadar yok..Allah herkese gönlüne göre versin...başka da diyeceğim bir şey yok... Rabbim de sizden e beden razı olsun...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı