21 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarı, gelinen noktada “yeni ve sivil anayasa”yı gündeme taşıyor.
Geçen dönemde başörtüsü üzerinden bir girişimde bulunmuştu, şimdi Yargıtay’ın AYM’ye posta koymasıyla patlak veren yargı krizini kullanarak devam ediyor. “Darbe anayasasından kurtulmalıyız” söylemleri eşliğinde.
AKP döneminde anayasanın epeyce maddesi değişti. 2017’de yapılan son değişikliğin neticesi olarak ülke tek adam rejimiyle yönetilmeye başlandı. Bu rejim evrensel demokrasinin olmazsa olmaz prensipleri olan kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırdı, yasama ve denetleme fonksiyonlarını neredeyse işlemez hale getirdiği Meclisi etkisizleştirdi, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını berhava etti, medyayı ve üniversiteleri kendisine bağladı, STK’ları sildi...
Muhalefeti “terörist ve hain” ilan etti, biat etmeyenlere her türlü hukuksuzluğu reva gördü.
Bunları yaparken, anayasa hukukçusu Doç. Dr. Tolga Şirin’in belirttiği gibi, KHK rejimi, HSK’da adalet bakanı ile müsteşarının tabiî üye olması, Devlet Denetleme Kurulunun özerk kurumlar üzerindeki baskısı, yerel yönetimlerin ve üniversite özerkliğinin tasfiyesi, yargı denetimine kapalı alanlar, hâkimlerin coğrafî güvenceden mahrum olması gibi 12 Eylül ürünü antidemokratik uygulamaları kaldırmak şöyle dursun, daha katı bir şekilde devam ettirdi.
“Bir kez olsun bunları tasfiye etmeye girişmemiş, aksine pekiştirmiş bir iktidar odağının ‘Darbe anayasasından kurtulacağız’ söylemi samimi mi?” diye soran Şirin’in cevabı: “Kesinlikle değil.”
“Türkiye’de anayasa inşa etmenin şartları yok. Geniş bir toplumsal katılımla müzakere-tartışma- uzlaşma çerçevesinde anayasa inşa etmenin güvencesi olacak ifade özgürlüğü ve hukuk güvenliği ortamı mevcut değil” diyen emekli askerî hâkim Ümit Kardaş da muhalefeti şöyle uyarıyor:
“Evrensel hukuku dışlayan, ‘seçimli mutlakıyetçi rejimi’ pekiştirmeye çalışan bir iktidarla yeni ve sivil bir anayasa yapma eylemine iştirak etmek ancak bir gaflet halini gösterir. Amaç adaletsizlik, hukuksuzluk, otoriterlik, ekonomik ve sosyal gerilemeler doğuran, gücün tek kişide temerküz ettiği bir rejimi tahkim etmek olamaz. Bu durumda iktidarın zihniyet ve amaçları doğrultusunda ‘yeni ve sivil anayasa yapıyormuş gibi’ bir duruma katılmak vebal altına girmek demektir.”
Türkiye’nin darbe anayasasından kurtulması tek adam rejimini pekiştirecek aldatma ve dayatmalarla değil, ancak samimi ve katılımcı bir demokrasi dayanışmasıyla mümkün.