Kutlular Ağabeyin hizmet hatıralarında, Zübeyir Ağabeyin vefatından sonra, o güne kadar birlikte çalıştıkları hizmet arkadaşlarıyla yaptığı konuşmayı anlattığı kısım bilhassa manidar.
Orada muhataplarına “Bundan sonra her işimizi meşveretle yürütüp aramızda mesafe açıklığına ve boşluğa meydan vermeyelim, aksi hâlde araya girip işletmek isteyenler olur” demiş.
Cemaat ve şahs-ı manevî olmanın gereği de bu. Ve en başta Üstad sağlığında talebelerini hep meşverete yönlendirmiş, “Benim de bir reyim var, karar meşveretin” demiş. Zübeyir Ağabey de Üstadın vefatından sonra, Nur talebelerini meşveret sistemi etrafında bir araya getirip öyle devam etmiş.
Bunun hele günümüzün son derece çetin ve zorlu şartlarında ne kadar önemli olduğu, yaşanan hadiselerle defalarca tasdik ve teyid edilmiş.
Bilhassa hariçten gelen saldırı ve taarruzların şiddetlendiği dönemlerde tesanüdü muhafaza edip güçlendirmek için, meşveret mekanizmasını çok iyi çalıştırmak lâzım.
İletişim ve işleyişte asla en ufak bir boşluk bırakılmamalı ki, ard niyetliler fırsat bulamasın.
Müfritane irtibat alabildiğine sıkı, canlı ve dinamik olmalı ki, şahs-ı manevî demir gibi bir sebat, çelik gibi sarsılmaz bir metanet ve hiçbir şekilde zaafa düşürülüp teslim alınamayacak bir kale gibi sağlam bir dayanışma içinde olsun.
Yarım asrı aşkın zorlu süreçte Yeni Asya camiasının nice saldırı, badire ve fitneyi aşıp dimdik ayakta kalabilmesi ve kırıksız çizgisinde hiçbir sapmaya meydan vermeden yola devam edebilmesi, bu manalara sarılması sayesinde mümkün oldu.
Her hâl ve şartta meşveret esasından şaşmayan Yeni Asya camiası, tavizsiz istikrar çizgisindeki yürüyüşüne bu sayede artan bir kararlılıkla devam etti ve ediyor.
Özellikle zor zamanlarda bu sağlam duruşu koruyup daha da muhkemleştirerek sürdürebilmenin yolu yine irtibat ve meşvereti çok sıkı tutmaktan geçiyor.
Sonuç olarak: Hedefimiz Üstadın dediği gibi “Muhabbet devam etsin, şûrâ kuvvet bulsun” şiarı ve parolasıyla hizmete devam etmek olmalı.