"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şeriat ve medeniyet

Kâzım GÜLEÇYÜZ
02 Mayıs 2025, Cuma
Zaman zaman dinimizin hükümlerinin güncellenmesi şeklinde gündeme getirilen konu, her defasında bilinen rutin ve dar kalıplar içinde sığ ve cılız tartışmalara hapsediliyor.

Oysa bu tarz derinliksiz yaklaşımlarla doğru sonuçlara ulaşılması mümkün değil.

Çünkü mesele sadece fıkhın alanına giren hükümlerle sınırlı olarak düşünülüyor. Hâlbuki İslâm, fıkıhtan ibaret değil.

Burada Bediüzzaman’ın tahkikî iman temelli ve dinin fıkıh dahil bütün aksamını bu temele dayalı bir bütünlük içerisinde ele alırken, “Şeriat ikidir” tasnifiyle, bildiğimiz din anlamında olup insanın fiillerini tanzim eden şeriatla, varlık âlemindeki işleyişi düzenleyen ve her biri ayrı bir bilim dalına konu olan kanunlar manzumesi niteliğindeki “fıtrî şeriat”ı birlikte mütalâa eden yorumu son derece önemli ve orijinal.

Akılla vahyi, bilimle inanç ve dini kaynaştıran bu yaklaşım, Kur’ân’la kâinatı aynı Yaratıcının kaleminden çıkan ve birbirini tefsir eden kitaplar olarak okuyor.

Kur’ân kâinatı, kâinat Kur’ân’ı açıklıyor.

İlimleri sema, arz ve beşer ilimleri olarak üçlü bir tasnife tâbi tutan Bediüzzaman’ın bu yorumunda, her bir ilim ve fennin hakikati Rabbimizin Esma-i Hüsnasından birine dayanıyor.

Ve bizi tevhide götürüyor.

Bu yorumda, insanların hayatlarını düzenlemek için vahiyle gönderilen esaslar manzumesi olarak din ve onun içinden çıkan şeriat, müstakim akılların ürünü olarak kâinat fenleri ve beşerî ilimlerde kaydedilen inkişaflarla tam bir uyum içinde alabildiğine, ilânihaye gelişme potansiyeli olan son derece dinamik bir yapıya sahip.

Onun için Said Nursî, semavî dinlerin ve özellikle İslâmın getirdiği temel esaslar üzerinde, zaman içinde insanlığın ortak aklının ürettiği değerlerle kurulan medeniyetin kazanımları olarak ifade edilen hususların, gerçekte “şeriatın başka şekle çevrilmiş birer meselesi” olduğunu ifade ediyor.

Bediüzzaman’ın birey hukukunu önceleyen adalet-i mahza anlayışı ile suç ve cezanın şahsîliği ilkesindeki hassasiyeti başta olmak üzere adalet ve hukuk vurguları ile demokrasi, hürriyet, Meclis, kamuoyu gibi modern kavramlara İslâmî referanslarla sahip çıkması, bu yaklaşımın tezahürü.

Okunma Sayısı: 1609
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • erhan

    2.5.2025 11:03:34

    evet, dinin güncellenmesini isteyen mihraklar, dinimizin hayatımızda ki yerinin kaydırılması ve kendi yaşadıkları gibi inandıkları bir din icat etmek için söylediklerini unutmuş değiliz. burada amaç şahsi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda koskoca İslam dinini revize etmekti, babadan oğula yeni bir modeli, yeni bir din kisvesi altında Türkiye cumhuriyetini sömürmek ve yeni bir saltanat modelini kabul ettirmek en büyük hedefleri idi ama işler istedikleri gibi gitmedi. bunun önünde engel gördükleri, yanlışlarını ortaya çıkaran muhalif olan kişi grup topluluk, cemaat ne varsa suçun şahsiliği esasını bir tarafa bırakıp kendilerinin yazıp oynadıkları eserlerle öç aldılar.

  • Eda Gül Beyaz

    2.5.2025 10:40:41

    Kritik soru şu, biz bu batı medeniyetinden ne alabiliriz? Bu haliyle batı medeniyetinden insanlığa nasıl bir hayır gelebilir? Biz müslümanlar olarak batının medeniyet havuzuna girdiğimizde batı, elindeki gücü müslümanları sömürmek için kullanmaktan vaz geçecek mi? Batı medeniyeti ile hangi ortak noktada buluşacağız? Biz mi aklın vahiyle olan bağından vazgeçeceğiz yoksa batı mı çıldırmış aklını vahye tabi kılacak?

  • Eda Gül Beyaz

    2.5.2025 10:36:19

    Batının islam dünyası karşısındaki son dönemdeki üstünlüğünün islam medeniyetinin zayıflığından ya da batı medeniyetinin gücünden kaynaklanmadığını biliyoruz. Bu üstünlük fen ve teknolojinin istimalinden kaynaklanan kaba güce dayanan bir üstünlüktür. Batı İslam medeniyetinin endülüs sesini boğmasalardı bugün daha farklı bir medeniyetin içinde yaşıyor olacaktı. Evet Batı, temelini İslam medeniyetinden aldığı fen ve teknoloji silahını Müslümanları sömürmek için kullandı. Bugün karşımızda elindeki gücü diğer insanlarla paylaşmaktan kaçınan, sahip olduğu bu gücü diğer insanlığı sömürü aracı yapan bir batı var.

  • Eda Gül Beyaz

    2.5.2025 10:29:30

    İslam medeniyetine göre insan, insan-ı kamil potansiyeli olan değerli bir varlıktır ve ilahi hitaba mazhar olmuştur. Batı medeniyeti ise insanın değerini maddesine indirgemiştir. Sadece bu fark bile iki medeniyetten hangisinin insancıl olduğunu göstermeye yeter. Batının hümanizminin, vahyin insana yüklediği değer ile alakası yoktur.

  • Eda Gül Beyaz

    2.5.2025 10:26:07

    Daha da ötesi batının aklı islam medeniyetinin en can alıcı noktası olan özelliğini yani aklın vahiy ile kurduğu irtibatı kesmiştir. Aklı sınırlandıran bir kayıt kalmamıştır. Böylece batı aklı yolunu şaşırmış ve bataklığa girmiştir.

  • Eda Gül Beyaz

    2.5.2025 10:22:53

    Batı medeniyeti tabiki kökten işe yaramaz değildir. İyi güzel tarafları da vardır. Bunları da islam medeniyetinden tevarüs etmiştir. Üstadımız Batı medeniyetinin sahip olduğu faziletleri islam medeniyetinden almıştır derken doğru söylemiştir. Batıda üretilen bir şey yoktur. Batı aklının ürettiği bir fazilet yoktur.

  • Eda Gül Beyaz

    2.5.2025 06:52:58

    Batı medeniyetinin ve demokrasisinin ardındaki yürütücü akıl ve felsefe değişmeden islam şeriatı ile bir birliktelik ve uyum mümkün olamaz. Müslümanların kendi medeniyetlerini yeniden üretmeleri gerekiyor. Tarihte bu çok defa oldu. En son Endülüs İslam medeniyeti bunun canlı örneği. Batı medeniyeti Endülüs İslam medeniyeti bakıyesi üzerinde yükselmiştir. Ne var ki Endülüsteki akıl-vahiy birlikteliğini kırıp, vahyi derdest ederek aklın sınırlarını kaldırmıştır. Endülüsün müstakim aklını zıvanadan çıkmış bir batı aklına dönüştürmüştür.

  • Eda Gül Beyaz

    2.5.2025 06:45:21

    Böyle bir medeniyetle islam şeriatının uyuşması ve hatta böyle bir medeniyeti tasdik ediyor olması düşünülemez. En nihayetinde islam şeriatı ile batı medeniyeti çatışacaktır. Batı medeniyeti islam şeriatını varlığına karşı bir tehdit olarak görmektedir. Bugün batı medeniyetinin islam şeriatına karşı düşmanca tutumunun altında bu korku vardır.

  • Eda Gül Beyaz

    2.5.2025 06:40:59

    Batı medeniyeti vahyin hükmünü dünya üzerinden sildiği iddiasındadır. İnsanların Tanrı'dan bağımsızlığını kazandığı iddiasında bir medeniyettir. İnsan aklı kendi kamiş düzenini kurmuştur. Artık dünya üzerinde vahyin düzenine yer yoktur. İlahi şeriat miadını doldurmuştur. Artık güç akıldadır.

  • Eda Gül Beyaz

    2.5.2025 06:36:16

    Batının üretttiği medeniyeti islam şeriatının tasdik ettiği iddiası doğru değildir. İslam şeriatı ile bazı tali noktalarda kesişmeler olsa dahi bu iki medeniyetin hareket yönleri zıttır. Aynı şekilde Hristiyan teolojisinin de batı medeniyeti ile uyumluluğu yoktur.

  • Eda Gül Beyaz

    2.5.2025 06:30:44

    Sorun şu, müstakim aklın ürünü olan medeniyet kavramını kimin tanımına göre ele alacağız? Batının kendini bütün medeniyet ve dinlerin üstünde gören medeniyet tanımını esas aldığımız anda bizzarure akıl-vahiy birlikteliğinden söz etmemiz mümkün değildir. Batı medeniyetinin temelinde vahiyden azade saf akıl vardır.

  • Halil İbrahim Karahan

    2.5.2025 03:56:40

    Allah razı olsun Rabb'im her türlü kötülüklerden korusun....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı