"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Üstad: Tekfirden çekiniyorum

Kâzım GÜLEÇYÜZ
07 Aralık 2014, Pazar
Gayrimünteşir bir Afyon mektubunda Üstad, IŞİD terörü vesilesiyle gündeme gelen tekfir, yani birini küfür ve inkârla suçlayıp İslamın dışına atma zihniyeti için şunları yazmış:

“Gizli düşmanlarımızın telkinatıyla benim aleyhimde hatır u hayale gelmeyen propaganda yapılmış, mahkemeyi ve makam-ı iddiayı (savcılığı) şaşırtmışlar. Meselâ birisi şudur: 
“Müslüman memurları aleyhime çevirmek desisesiyle derler: ‘Said bize dinsiz der.’ Hattâ savcının doksan hatasını gösteren cetvelde 36. hatayı resmen mahkemeye okudu. Buna karşı bir-iki yerde ve mahkemede bir defa kısaca cevap verildiği halde, yine o propaganda kimseyi kandıramadığı ve akîm kalmakla beraber devam ediyor. Şimdi buna karşı derim:
Evvelen: Ben fıtratımda (yaratılışımda) ziyade şefkat itibariyle eskiden beri sair âlimlere nisbeten mümkün olduğu kadar tekfirden çekindiğimi, beni tam tanıyanlar bilir.
Sâniyen: Mezheb-i Hanefî’de çok maddelere küfür denildiği halde, mezheb-i Şafiî’de o günahlara küfür denmez, günah-ı kebîre denilmez. Eğer sarih küfrü görse o vakit hükmeder. Ben Şafiî iken yine tevili (başka türlü yorumlanması) mümkün olsa, hükmetmekten çekinirim. Çünkü tekfir bana çok ağır geliyor.
Sâlisen: Benim sarf ettiğim zındık ve dinsiz kelimelerini, gizli ve şahsen tanımadığım ve kırk seneden beri bu millette iman ve İslamiyet aleyhinde çalışmalarını bildiğim, kökü Avrupa’da bir komite efradına diyorum. Bana zulmedenlerin çoğunu, masumlarının hatırı için hakkımı onlara helâl ediyorum. Yalnız bazan hiddet ettiğim vakit, ’ehl-i dalâlet’ derim. Yani harekâtında dalâlet ve zulme ve fıska düşer. Yoksa küfre düşer demek değildir.
Râbian: Gayrı muayyen (belirlenmemiş) ve şahısları ve isimleri zikredilmeyen insanlara dair bazı fena sıfatlar için ‘Böyle yapan münafıktır’ veya ‘Dinsizliğe yardım eder’ veya ‘Kâfir olur’ denilse  gıybet dahi sayılmaz. Ve Kur’an-ı Hakîmde böyle mübhem (belirsiz) şahıslar hakkındaki şiddetli tabiratı gibi bir tabir olduğu halde; savcı o tabiratı kendine ve muayyen şahıslara alsa, o kendi kendini tekfir eder. Bana ilişmesi bütün bütün kanunsuzdur.”

***

Sünuhat’taki cümleler de bahsi tamamlıyor:
“(İzafe edilen küfür) Sıfatın(ın) delâletinde şek (şüphe) var, imanın vücudunda da yakîn (kesin kanaat) var. Şek ise yakînin hükmünü izale etmez. Tekfire çabuk cür’et edenler düşünsünler!” (Eski Said Dönemi Eserleri, s. 472)

Okunma Sayısı: 3257
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • yigit

    7.12.2014 22:04:42

    Hala gari hira meselesini tavzih etmediniz

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı