Zübeyir Gündüzalp’in Ankara Üniversitesinde verdiği ve Üstadın tensibiyle Sözler’in sonuna konulan Konferanstaki çok önemli mesajlardan birini şu ifadelerde görüyoruz:
“Müfessirin Kur’anî ve şer’î meseleleri beyan ederken şu veya bu tazyik ve işkenceyi nazara almayan, herhangi bir tesir altında kalarak fetva vermeyen ve ölümü istihkar edip (hakir görüp) dünyaya meydan okuyacak bir iman kuvvetiyle hakikati pervasızca söyleyen İslamî şecaat ve cesarete mâlik olan bir müfessir olması gerektir. Şu mealde bir hadîs-i şerif var ki: ‘Hakiki âlimler, zalim hükümdarlara karşı hak ve hakikati pervasızca söyleyen âlimlerdir.’ İşte biz, ancak böyle ve müttakî bir allâmenin söz ve eserlerine itimad edebiliriz. Asrımızda bu hadîs-i şerife mâsadak olan Risale-i Nur meydandadır.”
Hayatı boyunca maruz kaldığı şiddetli zulümler karşısında bu manaları bizzat yaşayıp zulme karşı dik duruşun tarihî örneklerini kayda geçiren Üstadın konuyla ilgili olarak altını çizdiği önemli prensiplerden bazıları:
* “Haksızlığı hak iddia edenlere karşı hak dava etmek ve onlara müracaat etmek bir haksızlıktır, hakka karşı bir hürmetsizliktir.”
* “Canavar bir hayvana karşı kendini zayıf göstermek, onu hücuma teşci ettiği (cesaretlendirdiği) gibi; canavar vicdanı taşıyanlara karşı dahi dalkavukluk etmekle zaaf göstermek, onları tecavüze sevk eder.”
* “Aç canavara karşı tahabbüb (sevgi göstermek), merhametini değil, iştihasını açar. Hem de diş ve tırnağının kirasını da ister.”
* “Zalim ve vicdansız bir adam, birisini yere atıp ayağıyla onun başını kat’î ezecek bir surette davransa, o yerdeki adam eğer o vahşî zalimin ayağını öpse, o zillet vasıtasıyla kalbi başından evvel ezilir, ruhu cesedinden evvel ölür. Hem başı gider, hem izzet ve haysiyeti mahvolur. Hem o canavar, vicdansız zalime karşı zaaf göstermekle, kendisini ezdirmeye teşcî eder (cesaretlendirir).
“Eğer ayağı altındaki mazlum adam, o zalimin yüzüne tükürse, kalbini ve ruhunu kurtarır, cesedi bir şehid-i mazlum olur.
“Evet, tükürün zalimlerin hayâsız yüzlerine!”
Sonuç: Zulümler, zalimin olmayan merhametine sığınarak sergilenecek tavizkâr, ezik ve zavallı zillet halleriyle değil, ancak bu izzetli, vakur ve cesur duruşla bertaraf edilebilir.