"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bulutlar adam öldürmesin, ya insanlar?

Kenan TAŞTAN
15 Eylül 2015, Salı
Ülkemde yaşananlar geçmişi hatırlatıyor bana. Dünyanın dört bir tarafında mazlum halkların yaşadıkları ama nedense hep halkı Müslüman olan ülkelerde yaşanana zulümler bunlar.

Filistin, Irak, Suriye, Çeçenistan, Afganistan, Doğu Türkistan, Kırım, Kerkük, Moro, Patani, Arakan ve daha nice halkı Müslüman ülkeler geliyor aklıma…

Televizyonda yıllar önce izlediğim bir görüntü ve haykırış hâlâ zihnimde taptaze yerini koruyor. Filistin’de İsrail’in soykırımında eşini, babasını, biri kundakta iki çocuğunu kaybetmiş bir kadın cümlelerini şu sözle sonlandırmıştı: “Burada biz ölmüyoruz, burada insanlık ölüyor.”

Mısır’da darbecilerin saldırısında öldürülen 17 yaşındaki Esma el-Biltaci’yi ise hiç unutmadım. Vefatından kısa süre önce cep telefonu üzerinden paylaştığı şiir ise hâlâ hafızamda.

“Onlar bizi Vetir’de namaz kılarken buldular

Kimimizi rükûda, kimimizi secdede vurdular

Onlar hem güçsüzdü hem az sayıca

Allah’ın kullarını çağır da gelsinler yardıma

Köpüklü deniz dalgalarını andıran ordularla”

Bu sözler Huzaa kabilesinin lideri Amr bin Salim’in Beni Bekr kabilesinin barış anlaşmasını ihlal ederek, Cahiliyye dönemindeki bir kan dâvâsı uğruna Huzaa kabilesine saldırması üzerine Medine’ye gelerek Peygamberimizden (asm) yardım istediği şiir…

Ve ülkem geliyor aklıma, son yaşanan olaylar hakkında yapılan yorumlar geliyor… Yaşanan olayları “Ay inanmıyorum” pişkinliğiyle konuşanları görünce içim kalkıyor. Gözümüzün önünde bir tiyatro oynanıyor ve bize “gerçek bu” diye yutturulmaya çalışılıyor. Biz de safız ya, yutuyoruz bütün bu pişkin söylemleri. Biz yuttukça veya yutar gibi göründükçe, herifçioğulları yedirmeye çalışıyorlar kazuletlerini. Sonrası “doktor hasta, ben hasta” durumları…

Ve ister istemez soruyorum kendime: “Dün Çanakkale’de omuz omuza savaşıp ölmüş Türk ve Kürt kavminin çocuklarına bugün birbirini boğazlatan süreç kimin eseri? Buralara nerelerden geldik? Bu süreçte derin devletin, resmi ideolojinin, laisizmin, Kemalistlerin, Batıcı taşeronların, beyaz Türklerin, kendine aydın diyen lümpenlerin, ulusalcıların, dilini yutmuş Müslümanların rolü nedir?”

Ve kendimce tahliller yapıyorum: “Bundan yüzyıl evvel Irak diye bir devlet yoktu. Evet, Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet de yoktu. Bundan yüzyıl sonra olur mu, meçhul. Ama iki Müslüman halk burada bin yıldan beri var. Dün vardı, yarın da var olacaklar. Dün İslam sayesinde kardeşlerdi. Peki, bugün ne sayesinde düşman oldular? Hiç soran var mı? Bizi kimler, ne süreçlerden geçirerek bu hale getirdiler?” Ve Hz. Musa’nın önemine binaen Kur’ân’da yer alan o meşhur duası geliyor aklıma; “İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizleri helak eder misin Allah’ım!”

At izinin it izine karıştığı şu toz duman günlerde her dinlediğimde içimi bir hoş eden Nazım Hikmet’in “Bulutlar adam öldürmesin” dizelerini Selda Bağcan’ın sesinden bir kez daha dinleyesim geliyor:

“Analardır adam eden adamı 

Aydınlıklardır önümüzde gider. 

Sizi de bir ana doğurmadı mı? 

Analara kıymayın efendiler. 

Bulutlar adam öldürmesin.

Koşuyor altı yaşında bir oğlan, 

Uçurtması geçiyor ağaçlardan, 

Siz de böyle koşmuştunuz bir zaman. 

Çocuklara kıymayın efendiler. 

Bulutlar adam öldürmesin.

Gelinler aynada saçını tarar, 

Aynanın içinde birini arar. 

Elbet böyle sizi de aradılar. 

Gelinlere kıymayın efendiler. 

Bulutlar adam öldürmesin.

İhtiyarlıkta aklına insanın, 

Tatlı anıları gelmeli yalnız. 

Yazıktır, ihtiyarlara kıymayın, 

Efendiler, siz de ihtiyarsınız. 

Bulutlar adam öldürmesin.” 

Bu memlekette ölen her Türk, her Kürt evladı birinin anasını gözü yaşlı bırakıyor. Bir ocağa ateş düşürüyor. Bir çocuğu öksüz, yetim bırakıyor. Bir gelini eşsiz bırakıyor. Bir ihtiyarın son dermanını alıyor ve ben parçanın son dizelerine eşlik ederken, “Evet, bulutlar adam öldürmesin diyor ve ekliyorum, ya insanlar?”

Ve bütün bu yaşananlar karşısında içimden “Avaz avaz susmak geliyor” yarın hesabını ahirette veremeyeceğimi bile bile…

Okunma Sayısı: 5141
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı