"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hiç sordunuz mu kendinize; iyi hissetmeniz için ne olması gerekiyor?

Kenan TAŞTAN
30 Eylül 2014, Salı
Günün birinde kızı babasının yanına gelir ve ona üzgün bir ruh hali ile sorar: “Baba her şey nasıl bu kadar kolay karmaşıklaşabiliyor?”
Babası kızına: “Karmaşıklaşmak demekle ne demek istiyorsun, tatlım?” der.
“Bilirsin işte, kusursuz değil yani. Mesela şu an benim çalışma masama bak. Her şey dağınık, karmakarışık. Oysa dün gece orayı kusursuz hale getirmek için ne kadar çok uğraşmıştım. Ama hiçbir şey kusursuz durumda kalmıyor. Kolayca karmakarışık oluyor. Aynı masam gibi…”
 “Kusursuz olunca nasıl olduğunu bana gösterir misin?” 
Kızı masadaki her şeyi yerli yerine koyarak: “İşte baba şimdi kusursuz oldu ama biliyorum bu böyle kalmayacak.”
 “Peki, şu kitabını beş santim yana kaydırsam ne olur?”
 “Yok baba, şimdi karıştı, hem zaten düz durmalı, senin koyduğun gibi çarpık durmamalı.”
“Ya kurşun kalemini şuradan şuraya alsam?”
“Yine karıştırıyorsun.”
“Şu kitap kapalı değil de biraz açık dursa?”
“O da karışıklık demek!”
Baba kızına dönerek: “Tatlım, mesele her şeyin kolayca karmakarışık olmasında değil. Senin karıştırma usullerinin sayısının pek çok, kusursuz yapma yolunun ise sadece bir tane olmasında. İşte esas sorun bu” demiş.
Çoğumuz kendimizi kötü hissetmek için çok çeşitli yollar üretiriz ama iyi hissetmek için bir tek yolumuz vardır ve çoğu zaman hayatlarımızı kendi kontrolümüzün dışındaki şeylerden mutlu olacak biçimde yapılandırırız ve bu sebeple  de acı çekeriz.
Günümüz insanı mutsuz olmanın bin farklı yolunu bilirken, mutlu olmanın birkaç yolu dışında bir yol bulamıyor. Beynimizde mutsuzlukla ilgili nöronal ağlar bir şebeke gibi bütün beynimizi çepeçevre sarmışken, mutlulukla ilgili örülen nöronal ağ sayısı ancak bir kaç adet.  
İnsanların çoğunun mutluluk standartları çok yüksek ama mutsuzluk eşikleri ise çok düşük ve hal böyle olunca kendilerini mutsuz, huzursuz hissediyorlar.
Hayatı birçoğumuz Bektaşî’nin yaptığı dua modunda yaşıyoruz.  “Allah’ım senden yüz altın istiyorum ama bak 99 olursa kabul etmem ha!” dediği gibi.
Her birimiz “Kendimi iyi hissetmem için ne olması gerekir?” sorusunu kendimize sormalıyız; vereceğimiz cevabın yaşam kalitemizle doğrudan ilişkili olduğunu bilerek.
Gerçek manada kendimizi iyi ve mutlu hissetmek istiyorsak eğer mutluluk için kendimize koyduğumuz ön şart sayısını (evim olursa, sınavı kazanırsam, evlenirsem, bol param olursa…) çok az tutmalıyız. Aksi takdirde “doksan dokuz altını kabul etmem ha!” ironisi içerisinde yaşarız hayatı.
Okunma Sayısı: 1909
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı