"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hz. Ali, ‘adalet-i mahza’yı esas aldı

04 Aralık 2020, Cuma
Düzenlenen on-line konferansta konuşan ilahiyatçı yazar M. Ali Kaya, “Hz. Ali” kitabı üzerinde açıklamalar yaptı. Kaya, “Hz. Ali’nin ‘adalet-i mahza’yı esas aldığına dikkat çekti.

Alİ DÖNMEZ - İZMİT

Yeni Asya Medya Grup İzmit Temsilciliği tarafından her on beş günde bir yapılan “Yeni Asya Yazarları ile Söyleşi” ve kitap tanıtma on-line video konferans ile bu hafta M. Ali Kaya katıldı. Konferansta “Hz. Ali” kitabı üzerinde sohbet edildi. 

Video konferansta katılan M. Ali Kaya özetle şu hususları dile getirdi: Hz. Ali (ra) çocukluğundan itibaren Peygamberimizin (asm) himayesinde ve terbiyesinde büyümüş 7 yaşında iman ederek Peygamberimizin (asm) arkasında namaz kılmaya başlamıştır. En karışık dönemde hilafet vazifesine getirilmiş “Adalet-i Mahza” üzere yönetmiş, dinden asla taviz vermemiştir. 

Hz. Ali (ra) kendisine muhalefet eden sahabelerin “İslâm ahlakı bozuldu, adalet-i mahzayı takip etmek güçleşti, adalet-i izafiye ile hükmedelim, toplumun selâmeti için ferdin hakkını nazara almayalım” demelerine mukabil “Birisinin hatası ile başkası mesul olmaz. Suçun şahsiliği esastır” (En’âm Sûresi, 6:164) “Haksız yere bir adamı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir” (Maide, 5:32.) âyet-i kerimelerinin emrettiği “Adalet-i Mahzâ”yı esas almış ve uygulanabilir olduğunu göstermiştir.

Hz. Osman’ın (ra) katillerinin bulunması mümkün olmayınca Hz. Ali (ra) “Adalet-i Mahza” gereği suçu sabit olmayan birisinin katilin yerine öldürülmesine razı olmamıştır. Zira suç sabit olmazsa suçu olmayan öldürülecek ve bu da “Suçun şahsiliği prensibine” “Haksız yere bir insanı öldürmek bütün insanları öldürmek gibidir” âyetine aykırı olacaktı.

Daha sonra “adalet-i izafiye” namına pek çok zulüm ve haksızlıklar ortaya çıktığı için Bediüzzaman hazretleri “Adalet-i Mahza’nın tatbiki kabil ise, adalet-i izafiyeye gidilmez, gidilse zulümdür” buyurur. Teknik ve teknolojinin geliştiği ve suçluyu tesbit etmenin kolaylaştığı günümüzde adalet-i izafiye ile hükmedilmesinin doğru olmadığını ifade etmiştir.

Bediüzzaman Hazretleri Hz. Ali’nin (ra) veled-i manevisi olarak hakikat dersini ondan aldığını ifade eder. Mesleğinin Sahabe Mesleği ve Hz. Ali, (ra) Hz. Hasan (ra) meşrebi olduğunu belirtir. Hz. Hüseyin’in (ra) Yezid’in istibdadına ve saltanatı Emevî Irkçılığına bina etmesine “Hürriyet-i Şer’î Kılıcı” ile karşı çıktığını beyan eder. İstikametli yolun “Sahabe Mesleği ve Ehl-i Beyt Muhabbeti” olduğunu izah eder.

Ayrıca Aleviler ve Şia “Ehl-i Beyt Muhabbetini” esas aldıkları için Bediüzzaman’ın izahları ile Alevi ve Şiaya yaklaşıldığı zaman Sünn-i Elevi ve Şia ihtilafının ortadan kalkacağına inanıyorum. Bu uzlaşma ancak Bediüzzaman’ın Risale-i Nurlar’daki yaklaşımı ile mümkün olur. Bu noktada Risale-i Nur Talebelerine ve özellikle Yeni Asya Gazetesi’ne büyük görevler düşmektedir.

Okunma Sayısı: 4712
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yunus

    4.12.2020 15:27:15

    Hz.Ali 'adalet-i mahza'yı esas aldı, Haricîler 'adalet-i izafi'yi esas aldı, İktidara da 'adalet-i makul şüphe' mi düştü?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı