HABER: EMİNE S. ÇAKIR

1970’li ve 80’li yılların meşhur şarkıcısı Yusuf İslam, İslâmiyet’e girmeden önceki araştırma sürecini özel Facebook sayfasından (12 Nisan 2020) takipçileriyle paylaştı. Ünlü sanatçı, kâinatın sayısal bir kurgu ihtiva ettiğini, her şeyin sayısal bir düzen içinde meydana geldiğini varsayarak kâinattaki ve olaylardaki gizli yasa ve ilkeleri keşfetmeyi amaçlayan Numeroloji’yi inceledikten sonra aslında İslâmiyet’e yakınlaştığını fark ettiğini belirtti. 

Nihayet İslâmiyet’le birlikte “sıfır ve bir”i içerisine alan hakikî erdemin bulunabileceğini, yani nefsin hiçliğinde hakikî varlığa ulaşılabileceğini ifade eden sanatçının sözleri şu şekilde:

‘Bir, en kuvvetli rakamdır’

“Es-selâmu aleyküm. İnsanoğlunun -siz ve ben gibi- hayatında iki baskın gerçeklik var; manevî taraf ve maddî taraf. Günümüz bu taraflar tarafından temsil ediliyor. Ben her zaman manevî tarafa eğilimli birisi oldum, ama elbette bu, metafiziksel dünyadaki gerçeklerle uğraşırken bilimin açıklamalarını reddettiğim anlamına gelmiyor. Beni şu anda bulunduğum yere getiren yolculuk-henüz tam olarak varmadım, ama-bazı net çıkarımlar yapmama sebep oldu. Numeroloji’yi araştırdığımda “varlık” dediğimiz şeyin ne olduğunu özetleyebilecek bir çeşit çözüm, bir açıklama arıyordum. Ben neden vardım? Ve bu şekilde en önemli şeylerden birini öğrendim. Bir (one) rakamının kendisi en yüksek, en kuvvetli rakamdır. Yunanca teklik manasındaki “monas” kelimesinden geliyor. Esasî ve yüce olan. Bu aslında Pisagor’un keşfettiği bir şey. Bütün çoklukların ve diğer bağlantılı şeylerin kendisinden türetildiği bir tek kaynak. Yolculuğum boyunca düşüncelerimin ve fikirlerimin çoğunu yazdım ve şarkılarımda kaydettim. 1975’te, Kur’ân’a ulaşmadan hemen önce rakamlara dayanan bir hikâye yazmıştım. Ve bunun plak kaydını da yaptım. Albümün adı Numbers(Sayılar)’dı. Çok başarılı bir albüm değildi, ama içerisinde bazı önemli şeyler var. Özellikle bütün kâinat için sayıların üretildiği, herkesin bir kimliğinin olduğu ve herkesin kim olduğunu bildiği çoklukların ve çokgenlerin dünyasına “hiçliği” temsil eden “sıfır” adındaki küçük karakterin girmesi gibi. Bunun üzerinde biraz daha düşündüğümde fark ediyorum ki, bu beni öğrendiğim en yüce şeye yakınlaştırmış. Ezelî olan Allah’a, sen ve benim gibi bütün güzel sanatların kaynağına yakınlaşabilmek için ilk önce mütevazı olmayı öğrenmeliyiz. Bu, egomuzu/nefsimizi terbiye etmemiz anlamına geliyor. Bu yok olmak demek değil, sadece sürekli olarak bir ağaçtan diğerine atlamak isteyen o maymunu durdurmak ve ona boyun eğdirmek demek. Nihayet sıfır ve biri içerisine alan esas erdeme erişebilirdim. 

Basitçe söylemek gerekirse; hiçbir ilah yoktur, bir olan Allah’tan başka. -Monoteizm/tek tanrıcılık da diyebilirsiniz buna-. La ilahe illallah. Vay be! Es-selâmu aleyküm.”