İnsan; bazen yaratılışı bazen de bilerek unutur. Ama unutmaması gereken bazı şeyler vardır ki, bunları hiç unutmaması ve daima hatırında tutması gerekir.
Lokman Hekîm ne güzel buyurur:
“İki şeyi unutma: Allah Teâlâ’yı ve ölümü.
İki şeyi de unut: Başkasına yaptığın iyiliği ve başkasının sana yaptığı kötülüğü.”
Biz de bu yazımızda genelde unutmamamız gereken bazı konuları hatırlatmaya çalışacağız.
İlk olarak ne olduğumuzu, neci olduğumuzu, bu dünyaya niçin geldiğimizi ve sonrasında nereye gideceğimizi özellikle hiç mi hiç unutmamalıyız.
İnsan olarak yaratıldığımızı, yaratılış gayemizi, bizi yaratanı bizden ne yapmamızı, nasıl davranmamız gerektiğini unutmamalıyız.
Yani, bizi, Kendini (Hâlık’ımızı) tanımamızı ve O’na iman edip, ibadet etmemiz gerektiğini unutmamalıyız.
Şeytanın biz insanları aldatmak için var edildiğini ve devamlı olarak bizi doğru yoldan saptırmaya çalıştığını unutmamalıyız.
Bazen hoşumuza giden bir şeyin bizim hakkımızda kötü, bazen de istemediğimiz, sevmediğimiz bir şeyin de bizim için hayırlı olabileceğini unutmamalıyız.
Kalbimizin bir kenarında şeytan devamlı şerli konuları bize vesvese olarak üflediği gibi aynı zamanda nefsimiz de devamlı bizi doğru yoldan saptırmaya, sefahate ve dalâlet yollarına sürüklemek istediğini unutmamalıyız.
Kur’ân’ın biz insanlara hem bir mürşid, hem bir rehber, hem bir imam olduğunu unutmamalıyız.
“Dünya hayatının ancak bir oyun ve oyalanma” olduğunu ve “dünyanın bütün şaşaasıyla ahirete nispeten bir zindan hükmünde” olduğunu unutmamalıyız.
Her hayrın başının ‘Bismillah’ olduğunu ve her hayırlı işe başlarken ‘Bismillah’ demeyi unutmamalıyız.
Her birimizin çoban olduğunu ve bu çobanlığımızdan sorumlu olduğumuzu unutmamalıyız.
Her bir varlık gibi kendimizin de bir mektub-u Samedani olduğunu ve Allah’ın isimlerinin ayinesi olduğumuzu unutmamalıyız.
Kâinattaki her şeyin, her hadisenin bir güzellik yönü olduğunu unutmamalıyız. Çünkü bir şey ya bizzat güzeldir veya neticeleri açısından güzeldir, onun için bu iki yönün olduğunu unutmamalıyız.
Eşyanın, varlıkların insana ait gayeleri bir ise, Yaratıcının isimlerine ait binler gayeleri olduğunu unutmamalıyız.
“Şüphesiz ki, Allah katında makbul olan din, İslâm dini” olduğunu unutmamalıyız.