"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Medenileşme seviyemiz

M. Latif SALİHOĞLU
23 Mayıs 2023, Salı
Modernleşme, medenileşme demek değildir. Hele, insan unsurunu, insanın saadetini merkeze alan İslâm medeniyeti hiç değildir.

Evet, teknoloji sahasında ilerlemek de önemli, şüphesiz. Ama medenileşmenin, medenî insanlar haline gelmenin yegâne ölçüsü bu değil. Bu çağda medenî toplum olmanın en mühim ölçüsü, en öncelikli göstergesi, şeffaf demokrasi, hukukta eşitlik, adâletin işleyişi, temel insan hak ve hürriyetlerindeki durumdu; yani bu meyandaki ilerleme ve gelişmedir. 

Toplumların huzuru, güveni, mutluluğu bu insanî dairenin içinde mümkün olabiliyor ancak. Meseleye bu açıdan baktığımızda, ne yazık ki çok da iç açıcı bir tablo göremiyoruz.

*

İşte hâl-i pürmelâlimiz: Yaklaşık bir buçuk asırdır “Demokrasi meydanı”nda boy göstermeye çalışan Türkiye, günden güne ilerleme kaydedeceğin, son çeyrek asırdır maalesef hiç de iyi bir sınav veremiyor.

Misâl: hak, hukuk ve adâlete yaslanmak yerine, kuvvete, şiddete ve siyaset topuzuna daha ziyade itibar edilir bir hale gelindi.

Kezâ, temel insan hak ve hürriyetlerine ağırlık vermek yerine, bu temel insanî hakları basite alan, kanallarını daraltan, yer yer kökten kaldırtan politikalara perestiş edilmeye başlandı.

Özetle, adâlet dairesindeki kànunlar manzumesini herkes için eşit hale getirmek yerine, farklı fikir, hele ki karşıt görüş sahipleri için bu kanunlar adeta “cezâlar manzumesi”ne dönüştürüldü.

İş bu noktaya gelince, mesele böyle bir hâl alınca, haliyle insanlarımız tedirgin oluyor. Bu durumda, kimse kendini güvende hissetmiyor. Dolayısıyla, orta yerde vahim bir durumun varlığı hissediliyor.

*

Evet, fikir ve siyaset mesleği ile uğraşanlara ciddî baskılar uygulandığını yakînen görüyor ve yaşıyoruz. Öyle ki, kültür ve san’atla uğraşanlar bile, tepedeki zevâta yaranamadığı takdirde, mesleğini sürdüremez bir hale geliyor. Adeta tecrit ediliyor.

Dahası, yerli üretim ve ticaretle uğraşanlar bile, siyasetin acımasız dişlileri arasında mengeneye sıkışmışcasına, artık ne yapacağını kestiremez bir duruma geliyor.

Gerçekte “çare mercii” olması gereken siyaset kurumu ise, ne yazık ki çare üretemez bir tarafgirlik kulvarına girmiş bulunuyor.

Bu durumda, yatırımcılar ve iş sahipleri güven içinde nasıl iş yapsın, nasıl yatırıma yönelsin… 

* * *

Bu feci ve âkıbeti meçhûl hale gelinmesinin en önemli bir sebebi, yüz elli yıldır ara ara yükselen demokrasi çıtasının, son dönemde bizzat siyasilerin marifetiyle aşağılara doğru çekilmeye çalışılmasıdır.

Biraz daha geriye doğru gittiğimizde, açıkça şunu görmekteyiz: Kànunda olması gereken kuvvet merkezi, özellikle 12 Eylül Darbesinden bu yana sürekli şekilde şahıs-lider merkezli olmaya başladı. Son yıllarda ise, bu ilkel durum daha da vahim bir hal aldı: Adeta şahıs ne derse o olmalı. Lider nasıl arzu ediyorsa, her şey ona göre belirlenip dizayn edilmeli.

Bu noktada mübalâğa ettiğimizi düşünenler, lütfen yaşanan vakıalara dikkatle baksınlar. Ülkeye hükmeden şeyin kànun mu, yoksa şahsî ve keyfî şeyler mi olduğunu yine kendileri görsünler.

Elbette ki, şu noktanın da farkındayız: İnsanlarımız birdenbire bu tuhaf hale getirilmedi. Zamanla ve alıştıra alıştıra, sonunda ise bir bakıma “sürü psikozu” içine sokularak, ortam adeta dikensiz gül bahçesine çevrildi.

Sezon sonunda, kimisi için dikenli gül bahçesi haline getirilen ortam, kimileri için ise neredeyse her tarafını diken sarmış çorak bir araziye çevrildi.

Böyle yapmakla, demokrasinin çıtası yükseltilmiş olmuyor tabiî ki. Zira, şeffaf demokrasinin hayat suyu, hürriyet, adâlet, emniyet ve eşit vatandaşlık hukukudur. Bu can suyunu zehire çeviren ise, şahsî, hissî ve keyfî tasarruflardır ki, şimdilik hâkim durumda olan, maalesef şu fâsid cereyandır. Bundan da inşallah kurtulmak duâsıyla…

Okunma Sayısı: 1500
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    23.5.2023 14:00:04

    Kalemine kuvvet ağabeyim..

  • Oğuz Yiğiter

    23.5.2023 06:25:07

    Meselenin nirengi noktası; dönüp dolaşıp, yine hep o meşhur ve patenti size ait "Fevzi Çakmak Ekolü" müslüman modelinde. Yine şifreleri bizde olan "aldatmakla iş gören nifak cereyanı"nın "kuşa bak kuşa" sünnet çocuğu aldatmacasıyla, terörle mücadele konsepti cenderesine hapsedip, kardeşi kardeşe kırdırarak ve bu meseleyi bir sektör haline dönüştürüp bu milletin enerijisini ve on yıllarını heba etmesidir. Burada daha da acı olan şey, yine on yıllar boyu iman hizmetini sabote eden cihad hevesli ekibin geldiği son hazin iflas hali. Değdi mi bütün hayal kırıklıklarına..?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı