"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye İttifakı, yeni bir arayışın işaret fişeğidir

M. Latif SALİHOĞLU
27 Nisan 2019, Cumartesi
Artık “Erdoğan klâsikleri”ni az-çok öğrenmiş durumdayız. Sadece biz değil, pek çok kimse bu konuda yeterli derecede tahmin yürütebilecek durumda.

Söz konusu klâsiklerin listesine şöyle bir nazar gezdirelim, isterseniz:

* Gündemi hep kendisi belirlemek.

* Sürekli şekilde gündemde kalmak.

* Başarılı olmak; en başarılı olmak.

* Başarı için herşeyi mübah görmek.

* Başarısızlığı başkasına yüklemek.

* Başarısız olunca, strateji değiştirmek.

* Bütün adayları kendisi belirlemek.

* Düşmansız hiç kalmamak, yapmamak.

* Aralıklı şekilde muhalif değiştirmek.

* 4-5 yıl arayla müttefik değiştirmek.

* Dost ile düşmanı becayiş ettirmek.

* Yol arkadaşlarını trenden indirtmek.

* Yola yeni arkadaşlarla devam etmek.

* Kilit noktalara aileden kişiler tayin etmek.

Bu listeyi daha da uzatmak mümkün...

* * *

Türkiye yıllarca Erdoğan’ın belirlemiş olduğu “Kürt açılımı”nı, tâbir-i diğerle “Çözüm Süreci”ni konuşup tartıştı. Hatta, bu mesele için “Âkil İnsanlar Heyeti” bile seçilip yurdun dört bir tarafına gönderildi.

Hemen her platformda, Türkçülük yerildi, milliyetçilik ayaklar altına alındı. Dünyanın gözü önünde Kürtçe şarkılı-halaylı gösteriler bile yapıldı. İmralı yolu, çeşme yoluna çevrildi. Devletin hâkimi, savcısı terör örgütü temsilcilerini karşılayan şölenlerin orta yerine kadar gönderildi. Vesaire...

4-5 yıl kadar gayet canlı ve dinamik şekilde çevrilen bu dönme dolaptan hayırlı-faydalı hiçbir netice çıkmadı. Hatta, 2015 etabı pek vahim ve çok kanlı olarak tarihe geçildi.

Soru işaretli noktalardan biri de şu: Yenilenen 1 Kasım 2015 genel seçimleri, tam da o kan-revânlı atmosferde kazanıldı.

Kürtçülük cereyanı ile birkaç yıl süren alış veriş işleminin kapanmasının ardından, bu kez Türkçülük cereyanı ile yakınlaşma serenadına geçilmiş oldu. Bir zaman sonra, buna  “Cumhur İttifakı” diye bir isim konuldu. Haliyle, düşman ilân edilecek olan cephenin de kendine bir isim bulması istendi. Sezaryenle doğumu gerçekleşen bu cepheye “Millet İttifakı” dendi.

Böylelikle, vuruşmak daha bir kolaylaştı. “Millet” tâbiri, ne yazık ki, “illet-zillet” gibi aşağılayıcı sözlerle birlikte sarf edilir oldu.

* * *

Seçimden sonra ufak ufak seslendirilmeye başlanan “Türkiye İttifakı”, aslında “Cumhur İttifakını bitirsek mi acaba?” gibisinden hem havayı yoklamak, hem de yeni bir arayış sürecinin işaret fişeğini ateşlemek anlamına geliyor. Yani, bu konuda hiçbir şey henüz netleşmiş olmamakla beraber, kendince yeni bir süreci dolaşıma sokmaya duyulan ihtiyacın işareti verilmeye çalışılıyor. “Du bakali n’olcek?” gibisinden tuhaf bir yoklama taktiği...

Şayet bir ümit ışığı görülürse, bundan sonra bir fayda getirmeyeceği düşünülen “Cumhur İttifakı”nın pabucu dama atılacak ve yeni bir başarı için, yeni bir ittifak formülünün teşekkülüne çalışılacak.

Böylelikle, siyaset sahnesinde yine yüz seksen dereceye varan yeni bir “U dönüşü” vak’asının senaryosu hazırlanıp kamuoyuna tebliğ edilecek. Ve, bittabi bunun da aynı minvâl üzere alkışlanması istenecek.

Nitekim, geçmişe de benzer tarzda U dönüşleri yaşandı ve her iki halde de alkış-tufan kesintisiz şekilde birbirini takip etti: “Kardeşim Esed”ten “Zalim Esed”e, “Ey Putin”den “Dostum Putin”e, “Sayın Trump”tan “Ey Trump”a kadar yaşanan gelgitli tutumlara, Mısır-Libya Politikası, Gülen Hareketi veya AB üyesi ülkeleriyle yaşanan benzeri münasebetleri de eklemek lâzım.

* * *

Fikir ve siyaset camiasının henüz ne olduğunu tam olarak bilemediği “Türkiye İttifakı” tâbirinden en çok işkillenen ve buna en sert tepkiyi verenlerin başında Cumhur İttifakının öteki aktörü Devlet Bahçeli oldu. Onun duyduğu bu rahatsızlık, aslında siyaset ummanında derinden derine yeni bir arayışın, yahut yeni bir dip akıntısının harekete geçtiği veya geçmek üzere olduğu yönündeki tezleri güçlendirmiş oluyor.

Tabiî, neler olup bittiği henüz bâriz şekilde ortaya çıkmadığı için kesin bir dille konuşmak doğru olmaz. Ama, umumî kabul gören hakikatli bir vecizeyi gayet net bir şekilde hatırlamak ve nazara vermek yerinde olur. 2017 yılı Risâle-i Nur Kongresi’ndeki manşetlik sözlerden biri olan o vecize şudur: Düşmanı sık değişenin dostluğuna güven olmaz.

Okunma Sayısı: 2807
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı