Bunu görünce aklımıza Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan Coşkun geldi. Hakan, geçtiğimiz günlerde bir TV kanalında Hürriyet’in Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın, “Cumhurbaşkanı uygun gördüğü bir tarihte iki büyükşehir belediye başkanını başkan yardımcısı olarak atayacak…” sözlerini, “Seçilirse... Seçilirse... Ya seçilirse değil mi? Bir dakika Hande…” diye kesmişti.  

Herhalde Erdoğan’ın TOGG’la atacağı turun hayalini kuranlara da Ahmet Hakan gibi “Seçilirse, seçilirse” demek gerekiyor. 

***

Dikkatimizi çeken

Söz yandaş ya da candaş medyadan açılmışken, bizim gibi, okuyucularımızın da dikkatini çekiyordur. Televizyonlardaki tartışma programlarına muhalefet parti temsilcileri katılırken iktidar yetkilileri katılmıyorlar. 

Onların yerine “parti rozeti takmış gazeteciler” katılıyor. İktidarı iktidar yetkililerinden daha fazla savunuyorlar. 

Geçen seçim öncesi terörist başının mektubunun devletin televizyonunda okunması ve kardeşinin yine TRT’de konuşturulmasını hatırlatılınca bir iktidar destekçisi gazetecinin hiddetlenip “ama sizde…” ile başlayan cümleleri dinleyince de “yok artık bu kadar da olmaz” dedirtti.  

İbreti âlem için hatırlatalım istedik. 

***

Zulme uğrayan yokmuş!

Yine iktidarı desteklediği için TRT’de üst düzey göreve getirilen bir gazetecinin ibretlik ifadesini yazmadan geçmeyelim: 

“Daha iktidar olmadan külliyeyi yıktılar, imam hatipleri kapattılar, bizi yargıladılar. Böyle baskıcı olduklarını izhar ettiler. AK Parti 20 yıldır iktidarda. Yayın yaptığı için, bir düşünceyi savunduğu için kimin zulme uğradığından bahsedebilirsiniz?” demiş. 

Bu gazeteciye; hapiste olan, muhalif olduğu için yıllardır basın kartı yenilenmeyen gazetecileri, iktidarı desteklemediği için resmî ilan verilmeyen gazeteleri hatırlatmak yeterli olur…  

Görmeyen gözleri, işitmeyen kulakları olunca ne söylense kâr etmese de biz yine de hatırlatalım… 

***

Kriz-göbek ilişkisi

Yandaş gazetecilerden birisi de “Türkiye asla krizde değil, hele açlık çekiliyor palavranın babası” derken bunu da, “Etrafınıza bakın kadın-erkek herkes göbekli” cümlesi ile tamamlamış. 

Allah akıl fikir versin… Hiç mi çarşıya-pazara çıkmaz bu insanlar. Emeklilerin büyük bir bölümü açlık sınırının altında, hatta asgari ücretin bile çok altında maaş alıyor. Yoksulluk sınırını yakalayan emekli neredeyse yok. Hal böyle iken “Ülkede kriz yok!” denilmesine ne nedir?  

Bu insana sormak lazım, Afrika’da açlıktan ölen çocukların göbeklerinin şişkinliğini hiç mi görmedi? Fakirliğin insanları ucuz ve şişmanlatan gıdalara ittiğini hiç mi duymadı? 

Yazık… Sadece yazık… 

***

Neden rahatsız oluyorlar?

Geçtiğimiz günlerde Bahçeli bir gazetecinin “Eğer Meclis’te karar alınmazsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez aday olamayacağı tartışılıyor” sorusunu “Siz beni dinlememişsiniz o anlaşılıyor” diye cevaplamıştı. Aynı gazetecinin Sinan Ateş cinayetine ilişkin sorusuna ise “Hadi işine bak, hadi bakayım” ifadeleriyle tepki göstermiş, gazeteci partililer tarafından iteklenerek oradan uzaklaştırılmıştı. 

AKP ve MHP temsilcilerinin Erdoğan’ın adaylığı için yaptıkları YSK başvurusunun ardından bir basın toplantısı gerçekleşti. Toplantının ardından gazeteciler, AKP TBMM Grup Başkanı İsmet Yılmaz’a Erdoğan’ın yasal olarak üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olup olamayacağını sordular. 

AKP’li yetkililer cevap vermeye hazırlanırken, MHP’li Feti Yıldız, “Geçin bunları, bunlar ciddiyetsiz konular” diyerek uzaklaşmaya çalışırken, AKP’li Ali İhsan Yavuz, buna YSK’nın karar vereceğini söyledi. 

Bu sorudan neden bu kadar rahatsız olunuyor, anlayan var mı?