"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Muhafazakârlığın, aile hayatında yol açabildiği sorunlar

Mehmet Soydan
02 Ocak 2024, Salı
Evvela, toplumda muhafazakârlığın tanımı muğlaktır.

“Muhafazakâr” denilince; dindarlığın mı, siyasi anlamda muhafazakârlığın mı, gelenek muhafazakârlığının mı –ki İslâm’a aykırı gelenekler ve görenekler de vardır– kastedildiği kişiden kişiye değişir. Bu kavramın bu kadar muğlak olduğu başka bir halk da var mıdır bilmiyorum. Ama “muhafazakâr” denilince insanların zihninde canlanan ortalama şey üzerinden konuşmaya çalışacağım.

İddiam şudur: Bugün muhafazakâr aile yapısında yaygın olan günahların veya hataların çoğu, belki de hepsi, İslâmî kaidelerin yozlaştırılmasından ve kendine yontulmasından türemiştir.

Bu iddiayı örneklendireyim:

1) Gıybet: Gıybet, muhafazakâr insanların, “günahlara buğzetme” hissinden geliyor. Ama suistimalle, o buğzedilen günahları işleyene gıybet olarak ortaya çıkıyor. Tabii ki bütün gıybetlerin kaynağı “günahlara buğzetme” değildir, ama konumuz dâhilindekiler bunlardır.

2) Dinimizde ailede “kavvam” erkektir. Ailedeki mesuliyetlerin birçoğu da erkeğe aittir. Fakat “mesul” olmanın istismarı neticesinde, bazen baba, müstebid olur, ailede kimseye söz hakkı vermez. Hatta zaman içinde “çokbilmiş” bir karakter hâline bile gelebilir.

3) Bir önceki maddede bahsettiğimiz durumun neticesinde, bazı evlatlar özgüvensiz yetişebiliyor, hayatta insiyatif almaktan çekinebiliyor, kendi kabiliyetlerini bile ortaya çıkaramayabiliyorlar. Şüphesiz bu da Müslümanlara ve –bir cihette– İslam’a zarardır.

4) Babanın muhtemel bir istibdadının başka bir sonucu olarak, yine bazı evlatlar, o istibdada karşı bilenip, büyüdüklerinde büyük tepkiler verip, “inceldiği yerden kopsun” psikolojisine girebiliyor. Dahası, o istibdada karşı bilenmiş olmaları, haramlara daha kolay girebilmelere de yol açabiliyor.

5) Bazı babalar, “kavvam”lığını ruhsuzlaştırması neticesinde, evlatlarına sevgilerini göstermekten, onları sevip okşamaktan dahi imtina etmektedirler. Evlatlarını sevip okşasalar, sanki karizmalarına zarar gelecek.

6) Cinsiyetler arasındaki günah ayrımı: Erkeğin “kavvam”, yani esas sorumluluk sahibi olarak veya olacak görülmesi, onun, özellikle cinsî şehvetten kaynaklanan günahlarına daha müsamahakâr olunmasına yol açmıştır. Hâlbuki günah aynıdır; erkek de yapsa, kadın da yapsa...

7) Dinimizde aile müessesesi ehemmiyetlidir. Fakat nesiller geçtikçe, bazı kaynanalar, şeytanın sağdan yaklaşmasıyla bunu istismar ederek, kendi aile müesseselerini ve kaidelerini mutlaklaştırma yoluna gitmişlerdir. Bunun neticesinde gelinleri üzerinde istibdat kurmuşlardır. Elbette bazı gelinler de kusurludur, ama bu durum saded haricidir.

8) Eltiler arası menfi durumlar: Bazı kaynanaların istibdatlarından bahsetmiştik. Ekseriyetle öyle kaynanaların bazı gelinleri de, hem onların gözüne girmek, hem de onların kutsal(!) ve değişmez gördükleri kaidelere riayetlerini göstermek için diğer gelinleri bastırmaya çalışmaktadırlar.

9) “Kol kırılır yen içinde kalır” zihniyeti: Muhafazakâr düşünce, maslahat icabı(!) kendi yakınının, tarafındakinin hatasını, kusurunu tamamen görmezden gelebilmektedir. Bu bir şahıs da olabilir, bir oluşum da. Hatta AKP’nin bunca şeye rağmen hâlâ iktidarda kalabilmesinin sırrı budur. Bahsettiğimiz zihniyet, İslamî hayata ve insanların din telakkisine de zarar veriyor.

Bu örneklerden en az birini, ya deneyimlemeyen ya da gözlemlemeyen, duymayan biri yoktur herhalde. Yazının başındaki iddiamı tekrar okumanızı ve mantıklı geldiyse, bu minvalde örnekleriniz varsa, yorumlarda belirtmenizi rica ederim.

Okunma Sayısı: 1165
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    3.1.2024 00:29:52

    "Benim Ayetlerimi az bir Dünya menfaati karşılığında satmayınız!" Emir ve buyruğuna rağmen, inadına dîn ve manevî ve Millî his ve değerleri istismar edenler düşünsün ve titresinler ki, bunun hesabı çok zor ve ağîr olacaktır! Herkes ayağını denk almalı ve adımlarını ona göre atmalı. "Allah c.c NUR'unu tamamlayacaktır, onlar istemese de!" "Mü'minler ancak KARDEŞTİRLER, o halde sizde Kardeşlerinizin arasını DÜZELTİN!" emr-i kutsîsi barış ve Kardeşliğe, huzura, birlik ve beraberliğe giden "BARIŞ" yolunun tek kurtuluş YOLU olduğunu ap açık gösteriyor! Huzur arayan, NUR'a sarılmalı! Nur'dan hiç bir zarar gelmez, vesselam.

  • Ahmet Zeki

    2.1.2024 22:41:15

    Maalesef dindar görünümlü iktidar insanların zihinlerini alabora etti. İktidarın o kadar yanlışı oluyor ki, bir- iki tanesi bile belki hükümeti sallardı. "Başka çaresi yok veya bizim adamdır" düşüncesiyle en küçük eleştiri bile yok. Bakalım nereye kadar..

  • HÇeşitcioğlu

    2.1.2024 13:27:31

    Erkeğin kavvamlığında dejenere olduğu açık amma erkeği; yasal medya görenek yoluyla erkeklikten pişman ettikleri de kesin. " Erkek doğmak neden alın yazısı olur ki!" Kamyon yazısı.

  • Arda yıldız

    2.1.2024 08:06:52

    Yalnız son maddeniz için şu durumu gözardı etmemelisiniz: bu öaddede olumsuzladığınız durum aslında olumlu bir hasiyettir. Efendimiz (sav) Müslüman kardeşini terketmez buyuruyor. Ve O'nun yaşantısı bize gösteriyor ki hata da yapsa hiçbir Müslümanı terketmemiş ve kafire teslim etmemiştir. Dolayısıyla kişi önce ailesini hata yapıyor diye terk etmemelidir. Sonra da din kardeşini yanlışları var diye kafirlere tercih edemez. Etmemeli. Elinden geldiğince ıslahına çalışmalıdır.

  • Arda yıldız

    2.1.2024 08:00:37

    Mehmet bey çok önemli bir noktaya parmak basmışsınız. Bu sorunlar maalesef cemaatlerin ve hatta nur cemaatine mensup insanların arasında dahi var. Bu sorunların ilk tedavisi ihlas ve uhuvvet risalesidir. İhlas ve uhuvvet risalesini okuyup da gelin kaynana elti görümce dedikodularına duçar olmaktan kurtulamayanlarda var. Okumakta çare olmuyor demekki. Hayata aktarmaya çalışmak, yaşamaya çalışmak lazım.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı