Bana bu yazıyı yazma fikri veren şeylerden biri, ODTÜ’lülerin, mezun olduklarında kep atmama gelenekleridir. Bunu da, öğrenme sürecinin üniversiteyle kısıtlı olmadığı ve ölene kadar devam ettiğiyle açıklamaktadırlar. Gayet mantıklı değil mi?
Bunun tam tersi olan mantıksızlıktan başlayarak, mezuniyet algımızdaki birçok mantıksızlığı maddeler halinde sıralayalım:
1) Mezuniyette kep atma ruhu, genellikle, “bir öğrenimi tamamlama sevinci” değil, “Bitti de kurtulduk” ruhudur. Bu bakış açısına göre, mezun olunan öğrenim, bir amaç değil araçtır. Bir araca bu kadar mana atfedilmesi ise burada bir çelişki doğurmaktadır.
2) Mevcut modern sistem, insanların hayatlarında neler kaçırdıklarını fark etmemeleri adına, önemsiz şeyleri vurgulamaya yarayan dönüm noktaları türetmiştir. Bunun içinde, askeriyedeki yemin töreni sayılabildiği gibi, mezuniyet törenleri de sayılabilir. Herhangi bir şeyi bitirince âdeta dünyayı kurtarmış gibi insanı yüceltmeyi esas almıştır ki, insanın bu dünyadaki hakikî vazifelerini ona unuttursun. Dahası, “zorunlu eğitim” ve “zorunlu askerlik” gibi “zorunluluklar” sona erdiği veya onların dönüm noktalarında bu gibi kutlamalar yaptırsın ki, onların içlerindeki saçmalıkları kamufle etsin.
3) Eskiden “mezuniyet” denince akla esas olarak üniversite mezuniyeti gelirdi. Mezuniyet kelimesinin bir ağırlığı vardı. Fakat son yıllarda ülkemizde her şeyin mezuniyeti ve dolayısıyla her şeyin mezuniyet töreni yaygınlık kazanmıştır. Hatta iş, anasınıfı mezuniyetine kadar düşmüştür. Üniversite mezuniyeti için bir emek sarf etmek kaçınılmazdır, ama anasınıfından, ilkokuldan, ortaokuldan, liseden; istemeden bile olsa mezun olunabilmektedir. Bunların bile şaşaalı kutlamaları yapılmaktadır.
4) Mezuniyet günü, insanların hayatlarının en mutlu günlerinden biri olarak lanse edilmektedir. Ama meselâ ben mezun olacaksam ve mutlu olmam gerekiyorsa, o gün çok rahat olmalıyım. Hâlbuki mezuniyet günü, protokollerin ve bürokrasinin en abartılı şekilde hissedildiği günlerden biridir, güya okulun son günü olmasına rağmen. Herkese robot gibi motomot görevler verilerek ve okul görevlilerinin statüleri herkese tekrar hissettirilerek ortama resmî ve soğuk bir hava verilmesi esastır.
5) Mezuniyet günü kültürü toplumda kendini daha yoğun bir şekilde hissettirdikçe, mezun olacak kişiye, tıpkı okulunun baskısı gibi, çevresinin ve toplumun baskısı da olmaktadır. Hâlbuki o kişi o gün rahat olmalıdır. Kıyafetinden davranışına kadar birçok şeyde bu toplum baskısı hissedilmektedir.
6) Mezuniyet günü kutlaması, temelde ferdiyetçilik vurgulu bir kutlamadır. Böyle kutlamalar arttıkça, toplumda bireyselliğin (ferdiyetçiliğin) artması da kaçınılmaz olacaktır.
7) Mezuniyet kutlamaları, daha yüksek bir öğrenim düzeyinde olmanın bir “üstünlük” ifade etmesi gerektiği gibi bir düşünceye de hizmet etmektedir. Hâlbuki bu düşünce hem hastalıklıdır, hem asılsızdır. Hastalıklıdır çünkü insana ucb ve gurur verir. Asılsızdır çünkü her yer üniversite mezunu işsiz kaynamaktadır.