"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu devirde kimse sultan değil, padişah değil

Ömer Faruk ÖZAYDIN
06 Şubat 2022, Pazar
Gazetecilik (medya), başlı başına zor bir iştir; savaş, parlamento muhabirliğinden haber kovalamaya, yazarlıktan GYY’ye kadar hem riskli hem de tehlikeli bir meslektir, hele ki Türkiye’de...

Demokrasi ile birlikte gelişen gazetecilik, haber alma hakkının en büyük organıdır. Özellikle siyasetin arka planını, kapalı kapılar ardında dönen dolapların resmini çeken, muhalefetin eline belge vermeye kadar iktidarın tek başına olmadığını gösteren mühim bir müfettiştir.

Ancak devlet gücünü elinde bulunduran darbeciler ve demokrasiden hazzetmeyen otokrat liderler, bu deşifreleri affetmezler. Ya bir şekilde ulûfelerle kendine bağlar, ya da o sesleri keserler.

Bütün bunlara rağmen, kalemini satmayan yazarlar ve bütün baskılara direnen gazeteler az da olsa var olmuştur hep. (Yeni Asya v.b.) Takrir-i Sükûn ve darbe dönemlerinde baskılar, gazete kapatma, tutuklama v.s. vardı, ancak belki ilk defa bir sivil, hattâ sağ cenahtan bir hükûmet eliyle bu kadar gazete ve gazeteci doğranmamıştı. 17/25 Aralık yolsuzluk dosyaları sürecinden beri kapatılan radyo, tv, gazete ve internet sitelerinin yanı sıra tutuklanan gazeteci ve yazarlar, bir asırda olanların belki on katından fazladır. 

Normalde gazeteci ve yazar hür olup iktidarla arası pek iyi olmaz, istediklerini söyler. Ancak bu dönemde tamamına yakını havuz ya da iktidar medyası diye bilinen basın dünyası, hiç olmadığı kadar toplum nezdinde itibar kaybetti.

Ancak biat etmeyen, cılız da olsa ses çıkaranlara tehdit ve hakaretlerle dâvâ açılıyor, hapislere atılıyor. Eski ve yeni kıyaslamaları yapılırken; bütün sivil Cumhurbaşkanları (Özal, Demirel, Sezer 16 sene boyunca) toplamda 500/600 dâvâyı geçmezken, bugün Erdoğan’a hakaret dâvâları kısa zamanda 38.000’lerle tavan yapmış durumda.

Eskiler sadece tarafsız Cumhurbaşkanı (CB) iken Erdoğan, partili CB olmasıyla kendisinde herkesi aşağılama ve hakaret serbestisi görüyor, fakat parti başkanı sıfatıyla en ufak bir eleştiriyi CB’ye hakaret kapsamına alıyor. Bu dâvâların çokluğu da bu adaletsizlikten ileri geliyor. 

BANA ÖRDEK DEDİN

“Havadan nem kapmak” deyimi ile meşhur olan bir rivayette; burnu uzun bir adama (padişaha) “hava bulutlu demekle sen bana ördek dedin” kabilinden gazeteci Sedef Kabaş’ın; Çerkes deyiminden yola çıkarak CB’ye atfedilen “saray, ahır, padişah” benzetmesi ima yoluyla hakaret sayıldı. Bu genel ıstılah birine niyet edilse bile hukuk devletinde suç sayılmaz. Belki bir kınama olabilir. Ancak sakat çocuğuna bakmaya mecbur ve göz önünde olup kaçma ihtimali bulunmayan bir gazeteciyi, hemde gece 02’de evinden alınarak teröristmiş gibi ters kelepçeyle tutuklamak kabul edilemez. Belki kabile devletlerinde olur, bir de AKP iktidarında.

Yetmedi, program sorumlusu Uğur Dündar, katılımcılar; CHP milletvekilleri Engin Özkoç, Aykut Erdoğdu da dâvâ edildi. Üstüne, adalet dağıtması gereken bakan devreye girdi ve daha yargıya intikal etmeden ihsas-ı reyde bulunarak “hak ettiği cezayı bulacak” dedi. Buna göre haydi bir yiğit savcı, hâkim de tersini yapsın... Mümkün mü? 

Tabiî programı yapan Tele1 de nasibini aldı. RTÜK hiç durur mu; gelen talimat üzerine muhalif TV’lere ceza yağdırdı. 

Yüzlerce iktidar medyasına karşı bir kaç muhalife tahammülü olmayan AKP ve trolleri istiyorlarki çatlak ses çıkmasın. Bundan dolayı parti teşkilâtları topyekûn bir seferberliğe giriştiler. 81 ilin il başkanları Sedef Kabaş için suç duyurusunda bulundu ve... Erdoğan AKP MKYK toplantısında Sedef Kabaş meselesi için “gündemi belirlemede güzel bir ivme yakaladık” dedi. 

Kısaca, herkesin ve her kesimin alkışlamasını istiyorlar. Tersi durumlarda ise el koparıyor, dil koparıyor, yetmez ise hürriyeti koparıyorlar. Bununla da kalmayıp (onca problem varken) gündemle övünüyorlar. En son, on yaşında bir çocuğa, muhalefet liderine küfrettirerek ne (menfi) olursa olsun sun’î gündemle ayakta durmaya çalışıyorlar. 

Ama fark etmedikleri bir şey var. Padişahlık geride kaldı artık. Dünya demokraside koşar adımlarla giderken, bu millet demokrasiden vazgeçemez. Zira öyle bir tutku ki bu, şarkılara kadar girmiş..

“Bu devirde kimse sultan değil.

Hükümdar değil, bezirgân değil.

Bu kadar güvenme hiç kendine.

Kimse şah değil, padişah değil.”

Okunma Sayısı: 2364
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • nabi

    6.2.2022 20:02:26

    Makalelerinizi beğenerek takdirle okuyoruz Ömer Faruk kardeşim Allah C.C. kaleminize yüreğinize sağlık versin tesirini ziyade eylesin inşaallah. Selam ve dua ile Allah 'aC.C.emanet olunuz.

  • Hüseyin Yilmaz

    6.2.2022 11:38:40

    Tebrikler...

  • Harun Erdem

    6.2.2022 08:44:32

    Ters kelepçe yoktu galiba...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı