Hâlbuki, bu insanın düşünmek, söylemek ve yemek gibi en zâhir ef’âl-i ihtiyariyesinden yüz cüz’ünden onun desti ihtiyarına verilen ve daire-i iktidarına giren, yalnız ‘meşkûk’ (şüpheli) tek bir cüzdür. Böyle en zâhir fiilin yüz cüz’ünden bir cüz’üne mâlik olmayan, nasıl kendine mâliktir denilir?..” demektedir.

Geçen gün, bir vesileyle bu konu açılınca ve kendilerinden, kendilerince “itiraz” gelince, öğrencilerime iş bu mevzuda birkaç örnek vermek ihtiyacını hissettim ve aramızda şöyle bir “münâzara” başladı.

Onlara sordum ve dedim ki “Öncelikle, şu Dünya ile ilgili coğrafî bilgilerinizi bir test edelim isterseniz, ne dersiniz?..”

Ve “İsterseniz, öncelikle, ben bildiklerimi söyleyeyim; eğer yanlışım var ya da eksiğimi görürseniz, müdahale eder, düzeltirsiniz..” dedim ve şöylece devam ettim.

Dünyamız, saatte 1670 km hızla kendi etrafında dönmekte, yani bir yolcu uçağının yaklaşık iki katı hızla ve ancak şu 24 saatte bir turunu tamamlamakta…

“Peki, Güneş etrafındaki dönüş hızı hakkında ne biliyorsunuz?..” dedim.

Dünyamız, Güneş etrafında ise saatte 108.000 km (yüz sekiz bin) hızla yol almakta ve 365 gün artı 6 saatte bir turunu ancak tamamlamakta ve yılda yaklaşık 10 trilyon km gibi muazzam bir mesafeyi ve de yolu kat etmekte…

Tekrar bir soru daha sordum: “Güneşimizin kendi etrafındaki dönüşü ve Samanyolu galaksimiz içindeki yolculuğu hakkında ne biliyorsunuz?..” diye.

Güneşimiz ise, kendi etrafında saatte 1997 km hızla dönmekte ve bu dönüşünü tam 27 Dünya gününde ancak tamamlamakta…

Samanyolu içinde ise, galaksimiz içinde en parlak yıldız olan, Arapçası Şemsuşşumûs, Lâtincesi A Lraye, Tükçemizde ise Vega Yıldızı dediğimiz yıldıza müteveccihen saatte 720.000 km (Yedi yüz yirmi bin) ve saniyeye çevirdiğimizde 220 km/saniyeye tekabül eden “muazzam bir hızla” yol almakta ve bir turunu 230.000.000 (İki yüz otuz milyon) yılda ancak tamamlayabilmekte…

Ve tabii ki, Dünyamız da Güneş Sistemi içinde olduğu için, ona bağlı olarak, bu muazzam mesafeyi beraber kat etmekte…

Ve Dünyamızın dörtte üçü sularla, yani şu denizlerimizle kaplı…

"Şimdi bir düşünün bakalım…” dedim. Kendi etrafında saatte 1670, Güneş’in etrafında 108 bin ve Güneşle birlikte Güneş Sistemi içinde ise 720 bin km gibi “muazzam” bir hızla yol alan, seyahat eden ve “dörtte üçü” sularla, şu denizlerimizle kaplı, üstelik de yuvarlak,  şu küre vaziyetinde, epeyce ağır bir kütle olan dünyamızın; nasıl oluyor da, şu denizleri hiç dökülmüyor, suları uzaya hiç saçılmıyor veyahut şu karalarımızı, şu kıtalarımızı hiç istîlâ etmiyor?!..