06 Şubat 2012, Pazartesi
ATATÜRK sonradan anlam kazanacak ilginç bir tarihte İttihat Terakki’ye üye oldu.
29 Ekim 1907
Sıra numarası 322 idi. Yakın arkadaşı Ali Fethi Bey’in (Okyar) ısrarıyla girmişti.
Atatürk’ün İttihat Terakki üyeliği hep göz ardı edilmiş, yok sayılmıştır. Tıpkı Mason üyeliği gibi. Atatürk’ün yıllar sonra Mason localarını kapatması Mason karşıtı olarak değerlendirilir. (Oysa Atatürk de Rizorta Locası’na kaydolmuş bir Mason’du. Sonradan ayrılmıştı ama Masonlara özel bir düşmanlığı yoktu. En yakın arkadaşları hatta özel doktorlarının tamamı Mason’lardan oluşuyordu.)
Atatürk hem İttihatçı hem İttihatçılara karşıydı. 1909 Ekiminde Selanik’teki gizli toplantıda subayların siyasetten uzak durması gerektiğini söyledi. Ama çok taraftar bulamadı. Başta Enver Paşa olmak üzere İttihatçıların büyük çoğunluğu buna itiraz ettiler. Mustafa Kemal, bu örgüt içinde kendine çıkış bulamadı.
Ama onlarla bağı hiçbir zaman kopmadı.
Örneğin Dr. Emel Akal harika çalışmasında (Mustafa Kemal İttihat Terakki ve Bolşevizm- Tüstav Yayınları) Milli mücadeledeki İttihatçı rolünü santim santim anlatır. (Dr. Akal’ın da çıkış noktası aslında Eric Jan Zürcher’in hepimizi sarsan çalışmasıdır. The Unonist Factor/Milli Mücadelede İttihatçılık - İmge Yay.) Atatürk kendiliğinden Samsun’a çıkmadı. Bütün organizasyonu yapanlar İttihatçılardı. İlk milli direniş örgütü olan Karakol cemiyetiydi.
KİTAPLARINDA YENİLMEK YOKTU
Bakınız... İttihatçılar öyle tutkulu savaşçılardı ki... Yenilmeyi bir an olsun akıllarından geçirmediler. Büyük bir felaketle sonuçlanan 1. Dünya Savaşı sonrası liderler yurtdışına kaçarken bile arkalarında bir direniş örgütü kurup öyle gittiler. Onlar gidecek ama direniş devam edecekti.
İttihatçıların Mustafa Kemal’in Samsun’a gidip milli mücadeleyi başlatması kararını almaları günlerce sürdü. O günlerde direnişin lideri konumundaki Kara Vasıf Bekirağa Bölüğü’ne gidip bir üstü sayılan Kara Kemal ile defalarca görüştü. Mustafa Kemal ismini onaylatmaya çalıştı.
Yani Mustafa Kemal mücadelenin başına geçmek için vizeyi önce İttihatçılardan aldı. Sonrasında bürokratik işlemler yine İttihatçılar tarafından halledildi. Padişah Sultan Vahidettin’in makamından randevu da buna dahildir.
Atatürk ne onlarla ne de onlarsız yapamıyordu.
Gürkan Hacır / Akşam, 5.2.2012
Okunma Sayısı: 4737
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.