"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

31 Mart’ta Bediüzzaman

Raşit YÜCEL
14 Nisan 2019, Pazar
Yıl 1909

31 Mart hadisesi…

Osmanlı’nın son demleri…

Ortalık tam bir kargaşadır.

İsyan eden ordu mensupları ve kaosun hüküm sürdüğü bir zamandır.

34 yaşlarındadır Bediüzzaman.

Bu kargaşayı önlemek için kime rast gelse müsbet hareketi tavsiye eder.

Bir nutuk ile sekiz taburu itaate getirir ve şöyle der:

“Sizin ve mübarek elinizin kuvveti itaattir. Sizin zabitleriniz müşfik pederlerinizdir. Kur’ân ve hadis ve hikmet ve tecrübe ile sabittir ki, haklı amire itaat farzdır.

Vatan ve millet menfaati de hususan nizamı askeriyede ulülemre itaat farzdır. Şeriatı Muhammedî’nin (asm) muhafazası da itaat iledir.”

Medreselerde, camilerde, tiyatro salonlarında, kahvehanelerde, sinemalarda, meydanlarda, huzur için emniyet için, can-ı gönülden çırpınarak çalışıyordu. Fakat isyan sel gibi büyüyordu.

Fakat kaderin bir cilvesi Bediüzzaman isyancılar ile birlikte tutuklanmış, idam talebi ile yargılanacaktı. 

Atıldığı hücresinde, sabahleyin asılacak olan Çerkez Muhammed Kabasakal Paşa’ya:

“Korkma paşa,

İdam gerçekte bir yok oluş değildir.

Eğer masum isen şehit olacaksın”

diyordu.

Şeriat isteyen ve bu hadiseye karışan 15 kadar hoca idam edilir.

Bediüzzaman Hazretleri mahkeme olurken asılanları mahkeme bahçesinden görür.

Ve mahkeme başlar.

Mahkeme reisi Hurşit Paşa sorar:

“Sende Şeriat istemişsin?”

Bediüzzaman cevap verir:

“Ne demek paşa?

Senin gözlerini muvahhidinin kaleminin uçları ile oyarım.

Şeriatin bir hakikatine bin ruhum olsa feda etmeye hazırım.

Zira şeriat, sebebi saadet ve adaleti mahz ve fazilettir.

Fakat, ihtilâlcilerin isteyişi gibi değil.”

Mahkeme idamı beklerken, berat kararı verir.

Beraatten sonra mahkemeye teşekkür etmeden ayrılan Bediüzzaman idam olması gereken bir çok insanın da hayatını kurtarır.

Arkasına toplanan büyük bir kalabalık ile:

“Zalimler için yaşasın Cehennem, zalimler için yaşasın Cehennem” diye haykırarak, şimdi İstanbul Üniversitesi olan, eskiden harbiye nezareti olarak hizmet veren mahkeme binasından ayrılarak, Beyazıt’tan, Sultan Ahmet Camii’ne kadar yürümüştür.

Bu olaydan sonra Bediüzzaman Hazretleri:

“Elveda ey gelin libası giymiş acuze-i şemta” (geçimsiz koca karı) diyerek İstanbul’dan ayrılır. 

Okunma Sayısı: 1891
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı