“Sizler, cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz, şimdi ekilen nur tohumları zemininizde çiçek açacaktır.” müjdelerini Bediüzzaman’dan dinledikten sonra, aradan nice yıllar ve aylar geçti.
Bu baharlarımızda nice nazenin güller ve çiçekler açtı..
Her bahar aylarında yeni çiçekler açarken, ebedî baharlara erişen nice bahtiyarları uğurladık.
Daha nice bahar çiçeklerini göreceğiz ve bizden sonrakiler de nice bahar meyvelerini temaşa ve tefeyyüz edecekler inşallah.
Yazdan ve kıştan bunalan insanlar kendilerini baharın ılık süruruna atarlar.
Ahirete nispeten dünyayı bir zindan kabul eden ehl-i iman, her buhranında ve bunalımlarında bahar günlerini özler...
Mevsimlerin baharlarına yetişmek her zaman mümkün olmayabilir ama hususî dünyasında her günü bahar tadında yaşayan ihlâslı ve istikametli ehl-i imanın hayatında her zaman bahar çiçeklerinden güzel esintiler ve renkler görmek mümkündür.
Günlük siyasetin ve kargaşanın içinde boğulmayan insanlar, rahmet-i İlâhiye’nin merhametinden yeni ve güzel günlerin geleceğinden emindirler.
“Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.” mealindeki ayete yürekten inanan ehl-i imanın, mutlaka bir ferahın ve ferecin beklentisi içinde olmasını Allah emretmektedir.
Bu ise; ehl-i imanın ittihad ve istimdat isteme niyetine ve bu yöndeki dualarına bağlıdır.
Rahmet-i İlâhiye’den ümit kesilmez.
Bir anda, gökyüzünü rahmet bulutları ile dolduran kudret-i İlâhiye bir anda nice gönüllere ve kalplere hidayet nurlarını gönderir.
Bizler, ondan razıyız. Yeter ki o bizden razı olsun, gerisi angaryadır.