Hiçbir delil olmadan sadece “gizli tanıklar”ın “duymuştum”, “demişlerdi” isnadlarıyla “iktidara iliştirilmiş” başta “5’li çete” patronları olmak üzere AKP’nin palazlandırdığı müteahhitlerin bühtanlarıyla muhalefettekilerin tutuklanmasına karşı, iktidar belediyeleriyle ilgili delillendirilmiş yüzlerce dosya savcılıklarda, Bakanlıkta bekletilip yargıdan kaçırılıyor.

Hukukçuların değerlendirmesiyle “delilleri karartma, kaçma ve kuvvetli suç şüphesi” olmadığı halde muhalefet belediyelerinin ayarlanmış “iftiracılar”ın iftiralarıyla ablukaya alınmasındaki “çifte uygulama” gerçeğini ifşa ediyor.

MUHALEFETE TUTUKLAMA, İKTİDARDAKİLERİ ÖRTBAS!

Aslında AKP döneminde yüzlerce ihale almış sözkonusu müteahhitlerin yeni dönemde aynı ihalelere devam edilmemesi üzerine iftiralara başvurmaları kumpası ele veriyor.

Meselâ, 2019-24 döneminde yok pahasına satılıp kat kat ruhsatlandırılan yeşil alanların 40 katına fiyatla AKP’li belediyelere geri satılması yolsuzluğunun hesabı sorulmuyor.  

Ya da İBB’ye ait 37, Ankara Büyükşehir Belediyesi’yle ilgili 97 büyük yolsuzluk dosyası başta olmak üzere milyarlarca rantın belgelendiği “yandaş şirket”lere verilen dev ihalelerdeki yolsuzluklar sorgulanmıyor. Göz göre göre rüşvete, hırsızlığa, kamu malını partizanca “yandaş şirketler”e peşkeş çekmeye, ihaleye fesat karıştırmaya dair yüzlerce yolsuzluk dosyasından bir teki dahi soruşturulmayıp örtbas ediliyor.

Adana Belediye Başkanı on bir yıl önceki bir “iddia”dan dolayı tutuklanırken, seçimde kaybeden AKP’li bir ilin belediyesinde hard diski silinip sökülen, ancak personelin ifadeleriyle tutanaklara geçen çuvallarca paranın -dökümünde 120 milyon liranın- teleferiği işleten Genel Müdüre aktarıldığı bariz yolsuzluğa hiçbir soruşturma açılmıyor.

Bazıları 1139 defa denetlenmiş muhalefet belediyelerine yeni yeni soruşturmalar açılırken, parti kurucularının “parsel parsel araziyi satmak”la suçladıkları AKP’li başkanların gelirlerinin binlerce katı servetleri, bir ilçe belediye başkanının 600-800 dairesi sorulmuyor. 

Bir müteahhidin, 20’den fazla kamu kurumunun yanısıra AKP’li belediyelerden makam aracı rüşvetli 300’den fazla yolsuzluklarla muallel ihaleleri sorgulanmazken, muhalefet belediyelerinin aynı müteahhide verdiği üçte biri ihalelerin serişte edilmesi çarpıklığı sahneleniyor.

TOPYEKÛN MUHALEFETİN TASFİYESİ…

Veya muhalefete mensup Adıyaman Belediye Başkanı, depremzedelere yemek veren bir lokantanın 25 bin liralık borcu sözkonusu “itirafçı müteahhid”e ödettiği” iddiasıyla soruşturulup ev hapsine mahkûm edilirken, aynı ilin AKP’li küçük bir ilçe belediyesinin “yandaşlar”a ve yakınlara 26 milyonluk ihalesi ya da iktidar partisine mensup bir başka il belediyesinin aynı müteahhide 520 milyar liralık ihale iltiması sorgulanmıyor.

Maksadın, belediyelerini kriminallaştırıp tutuklamakla almak, topyekûn muhalefeti “olağan şüpheli” durumuna düşürüp itibarsızlaştırarak yıpratmakla tasfiye etmek olduğu açıkça görülüyor.

Bu açıdan “yargıyı tâlimatlandırdıkları”nı açıkça söyleyen, “turpun büyüğü heybede!”den, “ahtapotun kolları”ndan bahsedip “daha neler çıkacak neler!” diyen Cumhurbaşkanı’nın “tarihin en büyük hırsızlık çetesi” çıkışıyla “operasyonların bizimle alâkası yok” savunması millet nezdinde itibar görmüyor.

Neticede, “otoriter rejim”de iktidardakilere ayrı, muhalefettekilere ayrı çarpık “çifte hukuk”, Bediüzzaman’ın “Menfaat üzere çarhı kurulmuş müfteris [yırtıcı, parçalayıcı[ canavar siyaset-i hâzıra, o kadar çok yalan ve hile ve şeytânât içine girmiş ki vesvese-i şeyâtîn [şeytanların vesveseleri] hükmüne geçmiştir” hakikatini bir defa daha tescilliyor. (Sözler, s. 445.)