Buradaki hakikati tahdisi Nimet suretinde ve Risale-i Nur’un bir kerametinin izharını görmenin verdiği bir sevinçle paylaşmak istedim.
Üstadımızın 1949-1960 yılları arasında yazmış olduğu Emirdağ Lâhikası’ndaki bu hakikat 2020’deki Mart ayında pandeminin başlamasıyla ortaya çıkmış oldu. Sanki Üstadımız bu zamanın fotoğrafını o zaman görmüş.
Pandeminin başlamasıyla derslere gidemez olmuştuk. Bu hakikatlerden dershane ortamında istifade edememenin acısını yaşıyorduk. Ama Risale-i Nur, “NUR”du. Nur’ un önünde hiçbir şey perde olamazdı. Ve vücudu olan her şeyde bir hayır varsa, bu pandemi de vücudi olduğu için bir hayrı vardı... ve onun vücudunu mükemmel bir şekilde gösterdi. Bir dershane yerine zerreler adedince dershanelerimiz oldu. Görüntü programları ile (Zoom, Instagram Vb.) bir ders hadsiz zerrelerle bir anda her yere ulaştı, hava küresi bir konferans salonu zemin yüzü bir dershane oldu. Herkes bu İrfan Mektebi’nden (sofrasından) istifade etmeye başladı. Mekânın koyduğu sınırlar kalktı ve her gün başka illerdeki derslere gittik. Bir çok abi ve kardeşimizle görüşme fırsatımız oldu. Müfritane irtibatımız daha da arttı. Hele dünyanın dört bir tarafındaki abilerimizin katılımı ile İrfan Soframız daha da çeşitlendi ve renklendi. Bu bir kapıydı ve pandemi sayesinde açıldı.
Bize yeni dünyalar açtı. (Haza min fadli Rabbi) Pandemi İnşallah bir gün bitecek, ama bu Pandemi anahtarı ile açılan kapıdan istifade etmemiz devam edecek. Çünkü bu öyle bir nimet ki zerreler adedince şükrü bizden istiyor.
Bu yazıyı e-mail ile gönderirken hava zerrelerine yazıp gönderme şuurunu veren Rabbime hava zerreleri adedince hamdolsun.