• Birinci Nokta: Nimet ve rahmet-i İlâhiyenin fiyatı, şükürdür. Biz, şükrü hakkıyla vermedik. Evet, rahmetin fiyatını şükürle vermediğimiz gibi, zulmümüzle, isyanımızla gadabı celbediyoruz. Şimdi zemin yüzünde zulüm ve tahribat, küfür ve isyanla, nev-i beşer, tam tokada kendini müstehak etti ve dehşetli tokatlar yedi. Elbette bir parça hissemiz de olacak.
• İkinci Nokta: Hadiste var ki, hatta “Deniz dibindeki balıklar dahi günahkâr ve zalimlerden şekva ediyorlar ki, onların yüzünden yağmur kesilir, hatta ‘Bizim nafakamız azalır’ derler.” Evet bu zamanlarda öyle günahlar, zulümler oluyor ki, rahmet istemeye yüzümüz kalmıyor; masum hayvanlar da azap çekerler.
• Üçüncü Nokta: Âyette vardır: “Öyle musîbetten kaçınız ki; geldiği vakit zalimlere mahsus kalmaz, masumlar ve mazlumlar da içinde yanar.” Çünkü musîbet-i ammeden masumlar harika bir tarzda yangın içinde selâmette kalsalar, hikmet-i diniye bozulur. Çünkü din bir imtihan, bir tecrübedir. O vakit, Ebu Cehil gibi fenalar, aynen Ebu Bekir-i Sıddık (radiyallahü anh) gibi tasdik ederler. Onun için musîbet-i ammede masumlar da belâ çekerler.
• Dördüncü Nokta: Şimdi, malda ve rızıkta hilelerle, sû-i istimalle, rüşvetle çok haram karıştığı ve ekinciler kendi malına hakkıyla sahip olmadığı ve on adamdan iki üçü tam rahmete müstehak ise, ekincilerin malından istifade edenlerden beş altısı ya zulüm ile haram karıştırmakla, ya şükürsüzlükle rahmete istihkakını kaybediyor.
• Beşinci Nokta: Risale-i Nur –bu Anadolu memleketine– belâların def’ine ehemmiyetli bir vesiledir. Sadaka nasıl belâyı def’ ediyor, onun intişarı ve okunması küllî bir sadâka nev’inde semavî ve arzî belâların def’ine çok emareler ve çok hâdiselerle tebeyyün etmiş, hatta Kur’ân’ın işaretiyle tahakkuk etmiş. Ve yazmasını ve intişarını men etmek zamanlarında dört defa zelzelelerin başlaması ve intişarıyla durmaları ve Anadolu’da ekser okunması İkinci Harb-i Umûmî’nin Anadolu’ya girmemesine bir vesile olduğu Sûre-i “Ve’l-Asr” işaret ettiği, bu iki ay kuraklık zamanında mahkemenin Risale-i Nur’un beraetine ve vatana menfaatli olduğuna dair kararını mahkeme-i temyiz tasdik ederek tam bir serbestiyetle Risale-i Nur’un intişar ve okunmasını beklerken, bütün bütün aksine olarak men edilmesi ve mahkemedeki risalelerin sahiplerine iade edilmemesi ve bizi de o cihetle konuşmaktan men etmeleri cihetiyle, belâların def’ine vesile olan bu küllî sadaka-i maneviye, karşı çıkamadı; günahımız neticesi kuraklık başladı.
Mektubun tamamı için bknz:
Emirdağ Lâhikası, 14. mektup, s. 60-62
LÛGATÇE:
arzî: Dünyaya ait, dünya ile ilgili; yerküre ve toprakla ilgili.
def’: Ortadan kaldırma, yok etme, savma, savuşturma.
intişar: Yayılma, neşrolma.
musibet-i amme: Umûmî musibet, genel olan, herkesi etkileyen belâ, afet vs.
semavî: Semaya ait, gökten gelen.
şekva etmek: Şikâyet etmek.
tebeyyün etmek: Meydana çıkmak, görünmek, belli olmak.