"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu göstersek...

Risale-i Nur'dan
01 Ağustos 2025, Cuma
Hakikaten, bence Müslüman neslinden gelen bir adamın akıl ve fikri İslâmiyetten tecerrüd etse bile, fıtratı ve vicdanı hiçbir vakit İslâmiyetten vazgeçemez; en ebleh ve en sefih bile, sedd-i rasîn-i istinadımız olan İslâmiyete bütün mevcudiyetiyle taraftardır –lâsiyyema, siyasetten haberdar olanlar...

Hem zaman-ı Saadetten şimdiye kadar hiçbir tarih bize bildirmiyor ki; bir Müslüman, muhakeme-i akliyesi ile başka bir dini İslâmiyete tercih etmiş olsun ve delil ile başka bir dine dahil olmuş olsun. Dinden çıkanlar var; o başka mesele. Taklit ise ehemmiyetsizdir. Halbuki edyân-ı sâire müntesipleri, mutlaka fevc fevc muhakeme-i akliye ile ve bürhan-ı kat’î ile daire-i İslâmiyete dahil olmuşlar ve olmaktadırlar. Eğer biz, doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan fevc fevc dahil olacaklardır.

Hem de tarih bize bildiriyor ki: Ehl-i İslâmın temeddünü, hakikat-i İslâmiyete ittibaları nisbetindedir; başkaların temeddünü ise, dinleriyle mâkûsen mütenasiptir.

Hem de hakikat bize bildiriyor ki: Mütenebbih olan beşer, dinsiz olamaz. Lâsiyyema, uyanmış, insaniyeti tatmış, müstakbele ve ebede namzet olmuş adam dinsiz yaşayamaz. Zira uyanmış bir beşer, kâinatın tehacümüne karşı istinad edecek ve gayr-i mahdud âmâline (emellerine) neşv ü nema verecek ve istimdadgâhı olacak noktayı, yani din-i hak olan dane-i hakikati elde etmezse yaşamaz. Bu sırdandır ki, herkeste din-i hakkı bulmak için bir meyl-i taharrî uyanmıştır. Demek, istikbalde nev-i beşerin din-i fıtrîsi İslâmiyet olacağına berâetü’l-istihlâl vardır.

Ey insafsızlar! Umum âlemi yutacak, birleştirecek, besleyecek, ziyalandıracak bir istidatta olan hakikat-i İslâmiyeti, nasıl dar buldunuz ki, fukaraya ve mutaassıp bir kısım hocalara tahsis edip, İslâmiyetin yarı ehlini dışarıya atmak istiyorsunuz! Hem de, umum kemâlâtı câmi’ ve bütün nev-i beşerin hissiyat-ı âliyesini besleyecek mevaddı muhit olan o kasr-ı nurânî-i İslâmiyeti, ne cür’etle, matem tutmuş bir siyah çadır gibi, bir kısım fukaraya ve bedevîlere ve mürtecilere has olduğunu tahayyül ediyorsunuz? Evet, herkes âyinesinin müşahedatına tâbidir. Demek, sizin siyah ve yalancı âyineniz size öyle göstermiştir.

Tarihçe-i Hayat, s. 94

LUGATÇE:

berâetü’l-istihlâl: ilerideki güzel bir duruma işaret eden bir başlangıç, iyi bir alâmet.

bürhan-ı kat’î: ispatlanarak kesinleşmiş deliller.

din-i fıtrî: yaratılışa uygun din.

edyân-ı sâire: diğer dinler.

fevc fevc: akın akın, akan bir kalabalık hâlinde.

kasr-ı nurânî-i İslâmiyet: İslâmiyetin nurlu sarayı.

lâsiyyema: bilhassa, hususan, özellikle.

mâkûsen mütenasip: ters orantılı.

meyl-i taharrî: araştırma meyli.

mütenebbih: uyanmış.

sedd-i rasîn-i istinad: dayanmak için sağlam ve muhkem set.

temeddün: medenîleşme.

ziyalandırmak: ışıklandırmak, aydınlatmak.

Okunma Sayısı: 797
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı