"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Duygulara da oruç tutturmalı

Risale-i Nur'dan
07 Nisan 2022, Perşembe
[Dünden devam]

Evet, Ramazan-ı Şerif, bu fânî dünyada, fânî ömür içinde ve kısa bir hayatta bâkî bir ömür ve uzun bir hayat-ı bâkiyeyi tazammun eder, kazandırır. Evet, bir tek Ramazan, seksen sene bir ömür semeratını kazandırabilir. Leyle-i Kadir ise nass-ı Kur’ân ile, bin aydan daha hayırlı olduğu, bu sırra bir hüccet-i kàtıadır.

Evet, nasıl ki bir padişah, müddet-i saltanatında, belki her senede, ya cülûs-u hümayun namıyla veyahut başka bir şaşaalı cilve-i saltanatına mazhar bazı günleri bayram yapar. Raiyetini o günde umumî kanunlar dairesinde değil, belki hususî ihsanatına ve perdesiz huzuruna ve has iltifatına ve fevkalâde icraatına ve doğrudan doğruya lâyık ve sadık milletini has teveccühüne mazhar eder. Öyle de, Ezel ve Ebed Sultan’ı olan on sekiz bin âlemin Padişah-ı Zülcelâl’i, o on sekiz bin âleme bakan, teveccüh eden ferman-ı âlişânı olan Kur’ân-ı Hakîm’i, Ramazan-ı Şerifte inzal eylemiş. Elbette o Ramazan, mahsus bir bayram-ı İlâhî ve bir meşher-i Rabbânî ve bir meclis-i ruhânî hükmüne geçmek, mukteza-i hikmettir.

Madem Ramazan o bayramdır; elbette bir derece, süflî ve hayvanî meşagilden insanları çekmek için oruca emredilecek. Ve o orucun ekmeli ise, mide gibi bütün duyguları, gözü, kulağı, kalbi, hayali, fikri gibi cihazat-ı insaniyeye dahi bir nevi oruç tutturmaktır. Yani muharremattan, malâyaniyattan çekmek ve her birisine mahsus ubudiyete sevk etmektir. Meselâ dilini yalandan, gıybetten ve galiz tabirlerden ayırmakla ona oruç tutturmak; ve o lisanı, tilâvet-i Kur’ân ve zikir ve tesbih ve salâvat ve istiğfar gibi şeylerle meşgul etmek; meselâ gözünü namahreme bakmaktan ve kulağını fena şeyleri işitmekten men edip, gözünü ibrete ve kulağını hak söz ve Kur’ân dinlemeye sarf etmek gibi sair cihazata da bir nevi oruç tutturmaktır. Zaten mide en büyük bir fabrika olduğu için oruç ile ona tatil-i eşgal ettirilse başka küçük tezgâhlar kolayca ona ittiba ettirilebilir.

Mektubat, s. 475

LÛ­GAT­ÇE:

cülûs-u hümayun: padişahın tahta çıkış töreni.

hayat-ı bâkiye: sonsuz hayat.

hüccet-i kàtıa: kesin delil.

Leyle-i Kadir: Kadir gecesi.

meşher-i Rabbânî: her şeyi terbiye eden Cenab-ı Hakkın sergisi.

muharremat: haramlar.

nass-ı Kur’ân: Kur’ân-ı Kerîm’in kesin, şüpheye ihtimal bırakmayan hükmü.

raiyet: halk.

tazammun: içine alma, kapsama.

tilâvet-i Kur’ân: Kur’ân okuma.

ubudiyet: kulluk.

Okunma Sayısı: 1914
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    7.4.2022 09:40:50

    "Madem Ramazan o bayramdır; elbette bir derece, süflî ve hayvanî meşagilden insanları çekmek için oruca emredilecek. Ve o orucun ekmeli ise, mide gibi bütün duyguları, gözü, kulağı, kalbi, hayali, fikri gibi cihazat-ı insaniyeye dahi bir nevi oruç tutturmaktır. Yani muharremattan, malâyaniyattan çekmek ve her birisine mahsus ubudiyete sevk etmektir." Maddi oruç maneviyata aksetmeli. Mide kontrolü beraberinde diğer organların da kendine has ubudiyetine vesile olmalı. Ekmel oruç yolculuğunda tam bir koordinasyon elzem olduğu anlaşılıyor. Demek ki mide tek başına yeterli değil ancak ilk adım olarak düşünebiliriz. Sağlam temel sağlam binanın habercisidir vesselam.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı