"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

En şiddetli isyan: Nimet içinde nimet vereni görmemek

Risale-i Nur'dan
26 Aralık 2021, Pazar
İ’lem Eyyühe’l-Aziz!

Kur’ân-ı Kerîm, nimetleri, âyetleri, delilleri ta’dad ederken, “Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edersiniz?” [Rahman Sûresi: 21.] âyet-i celîlesi tekrarla zikredilmekte olduğundan, şöyle bir delâlet vardır ki:

Cin ve insin en çok isyanlarını, en şedid tuğyanlarını, en azîm küfranlarını tevlid eden şöyle bir vaziyetleridir ki, nimet içinde in’amı görmüyorlar. İn’amı görmediklerinden Mün’im-i Hakikî’den gaflet ederler. Mün’im’den gafletleri sâikasıyla, o nimetleri esbaba veya tesadüfe isnad ederek, Allah’tan o nimetlerin geldiğini tekzip ediyorlar.

Binaenaleyh, her bir nimetin bidayetinde, mü’min olan kimse besmeleyi okusun. Ve o nimetin Allah’tan olduğunu kasdetmekle, kendisi ancak Allah’ın ismiyle, Allah’ın hesabına aldığını bilerek, Allah’a minnet ve şükranla mukabelede bulunsun.

İ’lem Eyyühe’l-Aziz!

İnsan kalben ve fikren hakaik-ı İlâhiyeye bakıp düşündüğü zaman, bilhassa namaz ve ibadet esnasında, gerek şeytan tarafından, gerek nefsi tarafından pek fena, pis ve çirkin vesveseler, hatıralar, sinekler gibi, kalbe, akla hücum ederler. Bu gibi hevaî, vehmî ve çirkin şeylerin def’iyle uğraşan adam, o vesveselere mağlûp olur. Ancak onları mağlûp edip kaçırmak çaresi, müdafaayı terk edip onlarla uğraşmamaktır. Evet, arılarla uğraşıldıkça, onlar hücumlarını arttırırlar. Onlara karışılmadığı takdirde, insanı terk eder, giderler. Hem de o gibi vesveselerin ne hakaik-ı İlâhiyeye ve ne de senin kalbine bir mazarratı yoktur. Evet, pis bir menzilin deliklerinden semanın güneş ve yıldızlarına, Cennetin gül ve çiçeklerine bakılırsa, o deliklerdeki pislik ne bakana ve ne de bakılana bulaşmaz ve fena bir tesir etmez.

(HÂŞİYE: O çirkin sözler senin kalbinin sözleri değil. Çünkü senin kalbin ondan müteessir ve müteessiftir. Belki kalbe yakın olan lümme-i şeytânîden geliyor. Meselâ, sen namazda Kâbe karşısında huzur-u İlâhiyede âyâtı tefekkürde olduğun bir halde, şu tedai-yi efkâr, seni tutup en uzak malâyaniyat-ı rezileye sevk eder. Meselâ, âyinen içindeki yılanın timsali ısırmaz, ateşin misali yakmaz ve necasetin görünmesi âyineyi telvis etmez.)

İ’lem Eyyühe’s-Said!

Nedir bu gurur ve nedir bu gaflet? Nedir bu haşmet, nedir bu istiğna, nedir bu azamet? Elindeki ihtiyâr, bir kıl kadardır; ve iktidarın bir zerre kadardır. Ve hayatın söndü, ancak bir şu’le kaldı. Ömrün geçti, şuurun söndü, bir lem’a kaldı. Şöhretin gitti, ancak bir an kaldı. Zamanın geçti, kabirden başka mekânın var mı? Bîçare aczine ve fakrına bir had var mı? Emellerin nihayetsizdir, ecelin yakındır. Evet, böyle acz ve fakrınla, iktidar ve ihtiyârdan hâlî bir insanın ne olacak hali? Hazâin-i rahmet sahibi Hâlık-ı Rahmani’r-Rahîm’e, böyle bir acz ile itimad etmek lâzımdır. O’dur herkese nokta-i istinad, O’dur her zayıfa cihet-i istimdad.

Mesnevî-i Nuriye, s. 108-109

LÛ­GAT­ÇE:

esbab: Sebepler, vasıtalar.

in’am: Nimet verme, nimetlendirme, ihsan etme.

küfran: İyilik bilmeme, görülen iyiliği unutma, nankörlük.

Mün’im-i Hakikî: Nimetin gerçek sahibi, yedirip içiren ve rızıklandıranın tâ kendisi olan Allah.

tedai-yi efkâr: Fikirlerin birbirini çağrıştırması.

tevlid: Doğurma, sebep olma.

tuğyan: Azma, azgınlık; isyan.

Okunma Sayısı: 2212
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    26.12.2021 23:20:52

    "Cin ve insin en çok isyanlarını, en şedid tuğyanlarını, en azîm küfranlarını tevlid eden şöyle bir vaziyetleridir ki, nimet içinde in’amı görmüyorlar. İn’amı görmediklerinden Mün’im-i Hakikî’den gaflet ederler. Mün’im’den gafletleri sâikasıyla, o nimetleri esbaba veya tesadüfe isnad ederek, Allah’tan o nimetlerin geldiğini tekzip ediyorlar." Farkındalık çok önemli. Zahirden batına geçmek elzem. Aksi takdirde materyalist bir fikirlerin hücumlarına tepki veremeyiz. Onlar gibi yaşamaya başlar ve alışırız. Bu ölü toprağını atmanın ilk adım besmeleyi hakkıyla düşünerek söylemektir vesselâm.

  • H.ibrahim Karahan

    26.12.2021 01:36:37

    Allah razı olsun

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı