"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İman, hakikî uhuvveti tesis eder

Risale-i Nur'dan
22 Temmuz 2019, Pazartesi
İman, bütün eşya arasında hakikî bir uhuvveti, irtibatı, ittisali ve ittihad rabıtalarını tesis eder. Küfür ise bürudet gibi, bütün eşyayı birbirinden ayrı gösterir ve birbirine ecnebi nazarıyla baktırır.

[Dünden devam]

Üçüncü Hakikat

Şu gördüğün dünyayı, bütün lezaiziyle, sefahetleriyle, safalarıyla pek ağır ve büyük bir yük gördüm. Ruhu fâsid, kalbi hasta olanlardan başka, kimse o ağır yükün altına giremez. Çünkü bütün kâinatla alâkadar olmaktansa ve her şeyin minnetine girmektense ve bütün esbab ve vesaite el açıp arz-ı ihtiyaç etmektense, bir Rabb-i Vâhid, Semî’ ve Basîr’e iltica etmek daha rahat ve daha kârlı değil midir?

Dördüncü Hakikat

Ey nefis! Kâinatın uzak çöllerine gidip Sâni’in ispatına deliller toplamaya ihtiyaç yoktur. 

Bir kulübecik hükmünde bulunan, içerisinde oturduğun cisim kafesine bak. Senin o kulübenin duvarlarına asılan icad silsilelerinden, hilkatin mu’cizelerinden ve harika sanatlarından, kulübeden hârice uzatılan ihtiyaç ellerinden ve pencerelerinden yükselen ah, oh ve eninler, lisan-ı haliyle istenilen yardımlarından anlaşılır ki, o kulübeyi müştemilâtıyla beraber yaratan Hâlık’ın o âh u enînleri işitir, şefkat ve merhamete gelir, hâcât ve âmâlin ne varsa, taht-ı taahhüde alır. Zira, sineğin kafasındaki o küçük küçük hüceyratın nidalarına “Lebbeyk!” söyleyen o Sâni-i Semî’ ve Basîr’in senin duâlarını işitmemesi ve o duâlara müsbet cevaplar vermemesi imkân ve ihtimali var mıdır?

Binaenaleyh, ey bu küçük hüceyrelerden mürekkeb ve “ene” ile tabir edilen hüceyre-i kübra! O kulübeciğin, küçüklüğüyle beraber, dolu olduğu harika icadlarını gör, imana gel. Ve “Yâ İlâhî, yâ Rabbî, yâ Hâlıkî, yâ Musavvirî, yâ Mâlikî ve yâ Men Lehü’l-Mülkü ve’l-Hamd! Senin mülkün ve emanetin ve vedian olan şu kulübecikte misafirim, mâlik değilim” de, o bâtıl temellük dâvâsından vazgeç. Çünkü o temellük dâvâsı insanı pek elîm elemlere maruz bırakır.

Nükte

Arkadaş!

İman, bütün eşya arasında hakikî bir uhuvveti, irtibatı, ittisali ve ittihad rabıtalarını tesis eder. Küfür ise bürudet gibi, bütün eşyayı birbirinden ayrı gösterir ve birbirine ecnebi nazarıyla baktırır. Bunun içindir ki, mü’minin ruhunda adavet, kin, vahşet yoktur; en büyük bir düşmanıyla, bir nevi kardeşliği vardır. Kâfirin ruhunda hırs, adavet olduğu gibi, nefsini iltizam ve nefsine itimadı vardır. Bu sırra binaendir ki, dünya hayatında bazen galebe kâfirlerde olur.

Ve keza, kâfir, dünyada hasenâtının mükâfatını filcümle görür; mü’min ise seyyiatının cezasını görür. Bunun için, dünya kâfire Cennet (yani ahirete nisbeten), mü’mine Cehennemdir (yani saadet-i ebediyesine nisbeten). Yoksa, “Dünyada dahi, mü’min yüz derece ziyade mes’uddur” denilmiştir.

Ve keza, iman insanı ebediyete, Cennete lâyık bir cevhere kalbeder. Küfür ise ruhu, kalbi söndürür, zulmetler içinde bırakır. Çünkü iman, kabuğunun içerisindeki lübbü gösterir. Küfür ise lüb ile kabuğu tefrik etmez; kabuğu aynen lüb bilir ve insanı cevherlik derecesinden kömür derecesine indirir.

Mesnevî-i Nuriye, Katre, s. 81

Lügatçe:

adavet: Düşmanlık.

âmâl: Emeller, arzular, istekler, ümitler.

Basîr: Her şeyi görüp bilen, tam, eksiksiz ve kusursuz gören Allah.

bürudet: Soğukluk.

ene: Benlik.

esbab: Sebepler, vasıtalar.

fâsid: Bozuk, bozulmuş.

filcümle: Hepsi, bütünü.

hasenat: İyilikler.

hilkat: Yaratılma, yaratılış.

hüceyre-i kübra: En büyük hücrecik.

ittihad: Birleşme, birlik oluşturma.

ittisal: Bitişme, birleşme.

lezaiz: Zevkler, lezzetler.

lüb: İç, öz.

Rabb-i Vâhid: Tek ve eşsiz olan Allah, bir olan Allah.

rabıta: Münasebet, bağ.

Sâni’: Her şeyi sanatlı olarak yaratan Allah.

sefahet: Haram eğlenceler.

Semî’: Gizli ve açık her şeyi işiten Cenab-ı Hak.

seyyiat: Seyyieler, fenalıklar, kötülükler.

tefrik: Birbirinden ayırma, ayrı tutma.

temellük: Sahiplenme, kendine mal etme.

uhuvvet: Kardeşlik.

vesait: Vasıtalar.

zulmet: karanlık.

 

Okunma Sayısı: 3478
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı