"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

YAZAR Emine Uçak Erdoğan: Ülkemizde asıl sorun demokrasi eksikliği

22 Nisan 2013, Pazartesi
Kürtlerin sorununu ölümlere neden olduğu için daha fazla önemsiyoruz. Nihayetinde Kürtlerin yaşadığı sorunların temelinde de adalet ve demokratikleşmenin tam olarak oturmayışı var. Ülkemizde düşünce özgürlüğü, hukukun adaleti getirmesi sağlanmalı. Ölümlere neden olan bu sorunu çözümüyle artık diğer sorunlar arasında da bir eşitlik meydana gelecek.
Emine Uçak Erdoğan: Kürtlerin yaşadığı sorunların temelinde demokrasi eksikliği var

Kürtlerin hak sorunlarının sonuna doğru yaklaşıldığı yönündeki yorumları demokratik kesimler gönülden destekliyorlar. Ancak demokratik süreçler büyük tartışmaları da beraberinde getiriyor. Biz de bu hafta Kürtlerin yaşadığı sorunları yakından gözlemleyen yazar Emine Uçak Erdoğan’la konuştuk. Uçak, barışın kalıcı olması için sadece BDP’lilerin değil diğer Kürtlerinde sürece dahil edilmesi gerektiğini söylüyor.

* Devletin Kürt vatandaşlarıyla başlattığı barış sürecinin başarıya ulaşamayacağı yönündeki yorumlara katılıyor musunuz?

Bu sorunun başından itibaren bir tarafıyla zor görünse de aslında çözümün kolay olabileceğini düşünenlerdendim. Çünkü tarafların sürece iyi niyetle yaklaşmaları sorunu çözülebilir bir hale dönüştürebilirdi. Şimdi bu süreci yaşıyoruz. Yeter ki iki taraf “Kan akmasın” desin. Başbakan’ın “Baldıran zehiri içmeye razıyım” demesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Süreçte yanlış yapılan şeyler olabilir, ancak bu barış sürecine gölge düşüremeyecek düzeyde. Öbür taraftan başından beri “Bu süreç barışa ulaşmaz” demeyi de haksızlık olarak yorumluyorum. Bunu söyleyenler asıl olarak acının tarafı değiller. Çünkü bu sürece karşı çıkanlar çocuklarını kaybetmiş insanların verdiği desteği hiçe sayarak savaşın devam etmesini istiyorlar.

* Türkiye’de bu kadar çatışmaya rağmen iç savaş boyutuna taşınmamasını neye bağlıyorsunuz?

Otuz yıllık çatışmanın ve binlerce ölümün ardından insanlar birbirlerinin boğazlarına sarılmadılar. Aslına bakarsanız çok büyük ötekileştirmeler yaşanmadı. Devletin ve medyanın karartması neticesinde Kürtleri yok sayma hali yaşandı. İnsanlar birbirine düşman olmadı. Otuz senenin sonunda en önemli şey buydu. Bunu yıkmak için barış sürecinden önce iki halkın birbiriyle savaşmasına yönelik çabalar vardı. Ancak bu başarılamadı.

* İnsanların birbirini düşman olarak görmediğini söylüyorsunuz. Peki birbirlerine nasıl bakıyorlardı?

Türkler ülkenin doğusunda bir çatışma olduğunu ve bunları dağa çıkmış Kürtlerin sürdürdüğünü düşünüyordu. Komşusu ve akrabası olan Kürtlerin PKK ile bir bağlantısı olmadığını biliyordu. Kürt tarafında ise çocuklarını öldürenin devlet olduğu düşüncesi vardı. Yaşananların müsebbebini Türkler değil devletin eli olarak görüyorlardı. Zaten Türk tarafı Kürtlerin cumhuriyet boyunca neler yaşadığını öğrendiklerinde “Bize de bu zulümler yapılsaydı bizler de belki dağa çıkabilirdik” demeye başladılar.

* “Kürtlere karşı yoğun bir ötekileştirme yaşanmadı” diyorsunuz. Bu sözleriniz tepki çekebilir…

Bunu genel halk kitleleri açısından söylüyorum. Türkler tarafından Kürtlerin gayri medeni olduğunu düşünenler bile tanıdığı, akrabası olduğu, iş arkadaşı Kürtleri bunun dışında tutuyorlardı. Bazı Kürtlere iş ve kiraya ev verilmediği olabilir, ancak bu genel bir tavır olarak toplumun hepsi tarafından benimsenmedi.

* Bazı BDP’liler baskının Nazizme vardığını söylüyorlar…

Kürtlerin çocuklarına istedikleri isimleri takamamaları bile büyük bir zulüm. Acıları yarıştırmak doğru değil. Ancak işin soykırıma vardığını söylemek mümkün değil. Bazı ülkelerdeki iç çatışmalar örnek gösteriliyor, ancak bizim yaşadığımız süreç hiçbirine benzemiyor. Onun içinde çözümde bize özgü olmalı. Ne bütün Kürtler PKK’lı oldu ne de bütün milliyetçiler Kürtler ölsün dedi. Geldiğimiz son noktada MHP içinden bile sürece destekler var.

* BDP’li siyasetçiler barış sürecinin Öcalan’ın lütfu olarak lanse etmesini nasıl okumak gerekir?

Barış demek eşitlik demektir. Barış sürecine katkı verenler arasında bir hiyerarşi olmamalı. İster BDP’liler ister Ak Partililer isterse demokratlar herkesim barışı kendilerinin getirdiğini söylüyorlar. Herkes kendi iktidarını övüyor.

* Kürtlerin hak probleminin ancak genel bir demokratikleşme hareketiyle başarılabileceğini söyleyenlere ne dersiniz?

Kürtlerin sorununu ölümlere neden olduğu için daha fazla önemsiyoruz. Nihayetinde Kürtlerin yaşadığı sorunların temelinde de adalet ve demokratikleşmenin tam olarak oturmayışı var. Ülkemizde düşünce özgürlüğü, hukukun adaleti getirmesi sağlanmalı. Ölümlere neden olan bu sorunu çözümüyle artık diğer sorunlar arasında da bir eşitlik meydana gelecek.

* Kürtlerin sorunlarının tek temsilcisi BDP mi?

Kürtlerin yekpare olmadığını Dicle Üniversitesi’nde yaşananlar da göstermiş oldu. Bu nedenle barış sürecinde toplumun bütün kesimlerinin muhatap alınması gerekir. Aslına bakarsanız son dönemde Öcalan’ın izlediği siyasete razı olmayanlar bile “yeterki kan akmasın” diye susuyorlar. Öbür taraftan siyaseten PKK’ya muhalif olan insanlar da PKK’nın silâhlı bir örgüt olmasından dolayı yeterince özgür değiller. Yapılacak barışın kalıcı olması için sadece BDP’li siyasetçilerin güçlendirilip sadece onların muhatap alınması yeterli olmayacaktır.
 
* Bazı kesimler “Amerika bizi bölecek” endişesi içindeler. Sizce sorunun çözümü için mahalli yönetimleri güçlendirmek yeterli olacak mı?

Eğer barış ortamı sağlanırsa öncelikli olarak Kürtler kendilerinin dünyadaki yerini görecekler ve iktidarla olan ilişkilerini gözden geçirecekler. Bugüne kadar yerel yönetimlerin hizmetlerinin yetersizliği politik duruşlar nedeniyle sorgulanmadı. Çünkü nihayetinde bir çatışma vardı. Öbür taraftan insanlar Kürtlerin bölgelerinde mutsuz bir hayat yaşadığını düşünüyorlar. Halbuki insanlar kendi bölgelerinde ve kültürleri içinde zor da olsa mutlu bir hayat yaşıyorlar. Kürtlerin Türkiye’nin bir parçası olduğu fikrinin üzerine düşünülmeli. Çünkü Türkiye gittikçe merkezileşiyor bu da bazı boşluklar oluşturuyor. Van depremi sonrası Vali ve BDP arasında yaşanan sorununda temelinde bu vardı.

* Bir de eğitim dilinin Kürtçe olması yolunda bir tartışma var. Kürtlerin Türkçe öğrenmeden sisteme dahil olması mümkün mü? Sonuçta Almanya’da bazı eyaletler arasında insanlar ancak Almanca üzerinden iletişim kurabiliyorlar…

Dil meselesini Kürtler ya da bir ırk üzerinden konuşmamak gerekir. Kürtler okullarda Kürtçe öğrenmeyince dili gelişmiyor. Kuşaklar arasında konuşulan Kürtçe bile gittikçe sığlaşıyor. İnsanların çocuklar sadece Kürtçe öğrensin diyemez. Neticede devletin düzenlediği sınavlar var. Bütün insanların anlaşabileceği bir üst dil olmalı. Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı bölgede aileler politik duruşları nedeniyle çocuklarıyla Türkçe konuşmuyorlar. Bu da yanlış bir tutum çünkü insanlar sadece siyasetten ibaret değil.

EMİNE UÇAK KİMDİR?
1973 yılında Siirt’in Şirvan ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Şirvan’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden 1994 yılında mezun oldu. Çağrışım dergisi ve TGRT’nin ardından uzun yıllar İhlas Haber Ajansı’nda editör olarak görev yaptı. 2001 yılında Türkhaber gazetesinin kuruluşunda yer aldı. 2002-2011 yılları arasında İSTON AŞ’de yayın sorumlusu olarak görev yaptı. “Çanakkale Savaşı’nda Kürt Civanlar” isimli kitabı 2008 yılında yayımlandı. Evli ve üç çocuk annesidir.

 
H. Hüseyin Kemal
hhke­mal@gma­il.com
Okunma Sayısı: 3794
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı