"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Annem yanıma gelirse…

Rüstem GARZANLI
17 Eylül 2022, Cumartesi
Acı da olsa maalesef günümüzde “Annem yanımıza gelse huzurum kaçar” diyenlere şahit oluyoruz. Hele Müslüman toplumunda böylesi davranışların vuku bulması anneye ve topluma karşı büyük bir saygısızlıktır.

Yüce Allah’ımız, evladın anne-babasına “Öf” demesini yasaklamıştır. İslâm toplumunun gerek dinî açıdan gerek örf, adet ve gelenekler açısından anneye ve babaya karşı hürmet gösterme mecburiyeti vardır. 

Allah (cc), ayetlerinde şöyle buyurmuş: “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne-babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara ‘öf’ bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle. Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. ‘Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster’ diyerek dua et.”1 El-Vedûd olan ve şefkatini mahlûkların üzerinde esirgemeyen yüce Mevlâmız bize bu şekilde emir buyurmuştur.

Peki, hep birlikte kendimize şu soruları soralım mı?

“Anne-babamıza iyilik etmeyi Rabbimize kulluğun bir gereği olarak görüyor muyuz?”, “Onların rızasını kazanmak ve yüzlerini güldürmek için çaba gösteriyor muyuz?”, “Gönüllerimizde ve hanelerimizde onlara yer açıyor muyuz?”, “Aile olmanın sıcaklığını ve huzurunu anne-babamıza hissettirebiliyor muyuz?”  “Onların yanlarında olmaya, uzakta olduğumuzda ise hal-hatırlarını sorup ihtiyaçlarını gidermeye gayret ediyor muyuz?”

Ana-baba hakkına riayet edelim. Onların gönlünü almanın gayretinde olalım, rızalarını kazanmayı dünyada en büyük bahtiyarlık, ahirette ise kurtuluş vesilemiz olarak görelim. Dâr-ı bekâya göçmüş olan anne-babalarımızı duasız, fatihasız bırakmayalım.

Peygamber Efendimiz (sav): “Anne-baba, kişinin cennete girmesine vesile olacak en yüce kapılardan birisidir. Bu kapıdan girme fırsatını kaybetmek ya da değerlendirmek artık sana kalmıştır!”2

 “Annem yanıma gelirse huzurum kaçar” diyenlere Risale-i Nur külliyatından Yirmi Birinci Mektub’u okumalarını tavsiye ederim. Mektubun başında şöyle denilmiş:

“Evet; dünyada en yüksek hakikat, peder ve validelerin evlatlarına karşı şefkatleridir. Ve en âlî hukuk dahi, onların o şefkatlerine mukabil hürmet haklarıdır. Çünkü onlar, hayatlarını kemal-i lezzetle evlatlarının hayatı için feda edip sarfediyorlar. Öyle ise, insaniyeti sukut etmemiş ve canavara inkılab etmemiş her bir veled; o muhterem, sadık, fedakâr dostlara hâlisane hürmet ve samimane hizmet ve rızalarını tahsil ve kalblerini hoşnut etmektir.”3

Dipnotlar:

1- İsrâ, 17/23-24.

2- Tirmizî, Birr, 3.

3- Yirmi Birinci Mektub,  s.259.

Okunma Sayısı: 1730
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    17.9.2022 15:49:32

    "Bahtiyardır o evlâd ki; peder ve vâlidesinin hastalık zamanında, onların seriü't-teessür olan kalblerini memnun edip hayır dualarını alır. Evet hayat-ı içtimaiyede en muhterem bir hakikat olan peder ve vâlidesinin şefkatlerine mukabil, hastalıkları zamanında kemal-i hürmet ve şefkat-i ferzendane ile mukabele eden o iyi evlâdın vaziyetini ve insaniyetin ulviyetini gösteren o vefadar levhaya karşı, hattâ melaikeler dahi "Mâşâallah, Bârekellah" deyip alkışlıyorlar. Evet hastalık zamanında, hastalık elemini hiçe indirecek gayet hoş ve ferahlı, etrafında tezahür eden şefkatlerden ve acımak ve merhametlerden gelen lezzetler var." Bediüzzaman Said Nursi, Hastalar - 26

  • S.topuz

    17.9.2022 15:45:51

    "İhtiyarlara bakmak ise; hem azîm sevab almakla beraber, o ihtiyarların ve bilhâssa peder ve vâlide ise, dualarını almak ve kalblerini hoşnud etmek ve vefakârane hizmet etmek, hem bu dünyadaki saadete, hem âhiretin saadetine medar olduğu rivayat-ı sahiha ile ve çok vukuat-ı tarihiye ile sabittir. İhtiyar peder ve vâlidesine tam itaat eden bahtiyar bir veled, evlâdından aynı vaziyeti gördüğü gibi; bedbaht bir veled eğer ebeveynini rencide etse, azab-ı uhrevîden başka, dünyada çok felâketlerle cezasını gördüğü, çok vukuatla sabittir. Evet ihtiyarlara, masumlara, yalnız akrabasına bakmak değil; belki ehl-i iman (madem sırr-ı imanla uhuvvet-i hakikiye var) onlara rastgelse, muhterem hasta ihtiyar ona muhtaç olsa, ruh u canla ona hizmet etmek İslâmiyetin muktezasıdır." Bediüzzaman Said Nursi Lemalar - 219

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı