"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bütün varlıklar Allah’ı tesbih ederler

Rüstem GARZANLI
16 Ekim 2022, Pazar
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri zaman zaman dağlara, ormanlara ve yüksek tepelere gider; hem teneffüs hem de ilâhî sanatı tefekkür ederdi.

Barla’da Çamdağı tepesi, Gelincik Dağı tepesi, Tepelice gibi yerler, Hatta, Çamdağı için, “Ben bu menzilleri Yıldız Sarayı’na değişmem.” demiştir ve Risale-i Nur bazı bölümlerinin telif edildiği yerler buralardır.

Bediüzzaman Hazretleri yeşile çok önem verirdi. “Nebatat” olarak tanımladığı  bitkileri;  zemin yüzünde  yazılan, bahar mevsiminde teşhir edilen mu’cizeli eserleri olarak takdim eder ve bu varlıkların kendine has dilleri ile Allah’ı tesbih ettiklerini birçok misalle manevi anlamda akla, kalbe ve ruha yakınlaştırmıştır.

Mesela, “… yüzbinler muhtelif mahlûkatın taifeleri, birbiri içinde beraber icad edilir, rûy-i zeminde yazılır; galatsız, kusursuz, kemal-i intizamla değiştirilir...”1 ifadesinde olduğu gibi.

Örneğin, elma bir türdür, kültür çalışmalarıyla bin farklı elma çeşidi üretildiği tahmin edilmektedir. Keza, hayvanlar âleminde de bu böyledir. 

Yeryüzünde bulunan tahminî üç milyondan fazla türün birlikte teşhir edilmelerinin en mühim hikmeti, Cenab-ı Hakk’ın her bir varlığa ona münasip bir beden giydirerek sanatının harikalarını ve mucizelerini ilan etmesi, şuur sahiplerine okutturması ve kendi sanat harikalarını bizzat müşahede etmesidir.

Bu kadar farklı hayvan türlerinden hiçbiri hikmetsiz ve luzümsuz değildir. Bugün ilim adamları ispat etmişlerdir ki; bütün hayvan türleri bir bütünün parçaları gibidirler, birisi olmasa tabiattaki ekolojik denge bozulur. Bu da birçok hikmetlerden bir hikmet sayılabilir.

 “... Yakînen bana bildirildi ki, kâinattaki kudretin faaliyeti ve seyr ü seyelân-ı eşya o kadar manidardır ki; o faaliyet ile Sâni-i Hakîm, enva-ı kâinatı konuşturuyor...”2

Demek ki, “Hakikî hakaik-i eşya, esma-i İlâhiyedir. Mahiyet-i eşya ise, o hakaikın gölgeleridir.”3, Bu varlık âlemindeki her mahluk Cenab-ı Hakk’ın isimlerinin tecelli etmesiyle ortaya çıkmıştır. Esas olan bu isimlerdir. Bunların tümünün de özelliği, küllî bir ibadet ve tesbih etmeleridir.

Dipnotlar:

1- Sözler, 22. Söz, 6. Bürhan, s.312.

2- Mektubat, 24. Mektup s.287.

3- Sözler, 32. Söz. s.627.

Okunma Sayısı: 1744
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ramazan Çalışan

    16.10.2022 09:54:16

    Son parağrafta, "Bu varlık âlemindeki her mahluk Cenab-ı Hakk’ın isimlerinin tecelli etmesiyle ortaya çıkmıştır. Esas olan bu isimlerdir." Diyorsunuz. Evet, "Hem esmanın nakışları ve cilveleri insanda var, onlar ile o kudsî manalara şehadet eder. Hem insan, zaafıyla ve acziyle ve fakrıyla ve cehliyle diğer bir tarzda âyinedarlık edip yine zaafına fakrına merhamet eden ve meded veren zatın kudretine, ilmine, iradesine ve hâkeza sair evsafına şehadet eder." (İkinci Şua) Diğer bir konu, “Hakikî hakaik-i eşya, esma-i İlâhiyedir. Mahiyet-i eşya ise, o hakaikın gölgeleridir.” Mesela,bir çiçekte Allah'ın(cc) ilim, irade,kudret gibi sıfatlarının yanında,cemal,kemal ve müsavvir gibi isimlerine ayinadırlık yapar. Allah'ın bütün ismleri manevi olduğu için, mesala, Cemil ismi bir çiçekte güzellik olarak tecessüm ederek bize kendini gösterir. (Cemil isminin gölgesi bir çiçekte böyle görünürse... Fesübhanalllah) bu haliylede her bir çiceğinde "vezaifi eşya süretinde" birer tesbihatları vardır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı