Hafız Ali Ergün, 1898 tarihinde Isparta, İslamköy’de doğdu. Risale-i Nur hizmetini 1930 yılında tanımıştır. O zamanlar Risalelerin yeni telif edilmeye başlandığı tarih olduğu için “saff-ı evvel” talebeler arasına girmiştir. Risale-i Nur eserlerini; Osmanlıca, el yazısıyla yazıp çoğaltmış; çok sayıda talebe yetiştirmiştir. Üstad, ona “Nur fabrikası sahibi” diyerek onu takdir etmiştir.
Üstad: “Ben İslâmköy’ünü Nurs Köyü gibi biliyorum… Nur Fabrikası o köyde dağdağasız teessüs etti…” Hafız Ali ağabey, Nur Risalelerini yazmak için on dört sene hiç evinden çıkmamış, insanların menfaati için kendi menfaatini terk etmiştir.
1944’te Denizli hapishanesinde Üstad’ı zehirlediklerinde Üstad’ın bedeline ölümünü istemiş ve şöyle dua etmiştir: “Allah’ım..! Bu zata İslâm aleminin ve insanlığın ihtiyacı var. Onun yerine benim canımı al ve ömrümü ona bağışla.” Mahkumlar ve Nur talebeleri hep beraber bu duaya “Amin!” derler. Kısa bir zaman geçtikten sonra Üstad Hazretleri yavaş yavaş canlanmaya başlarken, Hafız Ali ağabeyde zehirlenme belirtileri başlar. Durumu ağırlaşan Hafız Ali, Denizli hastanesine yatırılır. 17 Mart 1944 tarihinde hastanede zehirlenme teşhisi ile vefat eder.
”Gizli düşmanlar beni zehirlediler. Ve Nur’un şehid kahramanı merhum Hafız Ali benim bedelime hastahaneye gitti ve benim yerimde berzah alemine seyahat eyledi, bizi meyusane ağlattırdı.” (Lem’alar, s. 263)