İÇEL'İN küçük ve şirin bir ilçesi Bozyazı. 18.000’li bir nüfusa sahip. İnsanların genelde geçim kaynağı küçük çaplı tarım diyebileceğimiz muz, sebze ve meyvecilik.
Ama bu ilçe ve insanları için söyleyebileceğimiz en güzel tanımlama, ‘Kendi çapında yaşayabilen ve kendine yeten insanlar topluluğu.’ Mütevekkil, mütebessim simalar.
Burada, ev çevresindeki küçücük bir bahçe o kadar çok insana yetiyor ki, artıyor bile.
Ne güzel, verilene şükretmek.
***
Bozyazı ilçesi bugünlerde maddî ve manevî baharı birlikte yaşıyor.
Mavi ile yeşilin belirgin günleri Nisan ayı. Aynı zamanda maddî ve manevî faaliyet zamanı.
Son on yılda Bozyazı’da ciddî oranda bir manevî iklim değişikliği kendini gösteriyor. Cemaatlerin buradaki himmetleri daha çok insanı manevî iklimlerle tanıştırmış. İnsanlarla birazcık konuşuverdiğinizde mutlaka bir cemaatle tanıştıkları anlaşılıyor.
Özellikle ailelerden ayrılıp, üniversiteli olmuş gençler farklı farklı camialarla tanışmışlar ve dışarıdan aldıkları bu renkleri aile atmosferlerine taşımışlar.
Bugünlerde, Yeni Asya Gazetesi Temsilciliği’nin bir hafta boyu süren programı var. Kermes, imza programı, dersler tam bir şenlik ve canlılık halinde. Geçen yıllarda yedi olan gazete abone sayıları şimdilerde yetmişlere ulaşmış. İşte bu bir çabanın, bir gayretin, bir inanmışlığın sonucudur.
Yine her yerde olduğu gibi burada da kendini gösteren şefkat kahramanları. Bayanlar, manevî hizmetlerin adeta lokomotifi gibi. Kermesteki bayanların işbirliği tam bir kahramanlık manzarası. Hamur yoğuranlar, ekmek açanlar, börek pişirenler, servis yapanlar, kitap satanlar, eşya reyonu işletenler ve daha neler neler.
Anlaşılan bu asrın rengini kadınlar belirleyecek.
Hepsine yürekten tebrikler!
Biz de Perşembe günü Bozyazı’da imza programına katıldık. Bozyazı’da oldukça canlı bir okuyucu topluluğu ile karşılaştık. Lise öğrencilerinden, Bozyazı’ya dışarıdan gelmiş, buraya yerleşmiş olanlardan ve Bozyazı halkından olmak üzere pek çok okuyucu ile tanıştık.
Doğup büyüdüğüm ilçemin, aralarında insan olduğum akrabalarımın, bizi destekleyen, gözeten dini bütün insanlarımın arasında gerçekten ciddî heyecan hissettim.
Yaramazlıklarımın bulunduğu; arkadaşlıklarımızın, dostluklarımızın bulunduğu sokaklarda kendimi çok tatlı duygular içinde buldum. İlçemi ve insanlarımı bir kez daha sevdim.
Akdeniz kıyısında, bir akşamüstü, kumsalda yanımda kıymetli Murat öğretmen ile yürüyüşü kaçırır mıyım. Hatta, ‘Kendinizle Yürüyüşe Çıkın’ı, ‘Kendimizle Yürüyüşe Çıkalım’ diye değiştirdik bile. Sakin bir deniz, hafiften dalga sesleri ve insanı içine çeken tefekkür hali.
Muhteşem…
Bozyazı’nın Risâle-i Nur sohbetleri de daha bir güzel. Canımın içi insanların, akrabalarımın içinde birlikte Risâle-i Nur sohbeti öyle anlamlı ki. Her bir insanı tek tek arayarak derse dâvet eden Ahmet Ağabeyin çabasının ve istikametinin devamlılığını diliyorum. Toprağa atılan hiçbir tohum neticesiz kalmıyor.
Tabiî ta yüreğimin derinlerinde hissettiğim, yanlarında olunca canımın doyduğu anacığım ve babacığımla o sabah kahvaltısının yerini başka ne doldurabilir? Evet, öyle hissediyorum ki, anne ve babanın yanında olmak bir Cennet iklimi. Onları çok, ama çok seviyorum. Onlar bizim duâ kaynağımız. Varlığımız. Canlarım benim. Hayat tatlarım. Şimdi bu satırları yazarken dahi, gözlerim boşalıyor.
***
Anne babanız yaşıyorsa ya da siz yaşıyorsanız, bunu bir fırsat bilin ve lütfen onlarla saadetli saatler yaşayın. Bu dünyada yaşayabileceğiniz en güzel zaman dilimleridir bunlar.
***
Bozyazı’nın genişleyen sohbet mekânı Risâle-i Nurlara koşan insanlarla dolu. Ne mutlu bu topluluğa! Dünyanın olanca cazibesine, olanca meşguliyetlerine rağmen Nurlara olan ilgi, Asr-ı Saadet Müslümanlarını hatıra getiriyor.
Sizleri yürekten, duâlarla alkışlıyorum Bozyazı ve Tekeli kahramanları!
Sizler, ‘Allah’ın rızası yolunda bir saniyenin bir sene olduğu’ sırrını çözmüşsünüz.
Tebrikler aydın insanlar, tebrikler!