Ben bulutların aklı olduğunu söylesem, ‘daha neler!?’ diyeceğinizi biliyorum. Ama gökyüzünde bir bulut kümesinin sür’atle bir yerlere doğru gidiyor olduğunu hepimiz görmüşüzdür. Ya da toplu halde bir yerde bekliyor olduklarını da. Tabiî bazen yağmur yüklü iken onların kara bulutlar diye isimlendirildiklerini de pamuk gibi, bembeyaz denildiklerini de biliyorsunuz.
Peki soru:
Bu bulut kümeleri nereye gideceklerini nereden biliyorlar?
Ya da neden bekliyor olduklarını biliyorlar mı?
Bulutlara neler oluyor sahi?
Hepinizin, bulutların hareketlerinin bir maksat etrafında olduğunu söylediğinize inanmamam, düşünülemez. Çünkü bu takdirde pozitif bilim inkâr edilmiş olur. Yani o zaman coğrafya, fizik, kimya, matematik, astronomi yok denilecek.
Böyle bir şeyi düşünmek bile abes.
Bulutlar var ve bir yerlere doğru sürekli hareket halindeler.
Meteoroloji bilimi, ‘soğuk hava dalgası geliyor’ diyor.
Bilim konuşuyor.
Peki nereden geliyor?
Tamam.
Peki, nereye gidiyor?
Tamam.
Peki, neden?
İşte tam da burada iman devreye giriyor. Çünkü burada bilim bitti.
Gülü güle bulut kümesi. Sen nereye gideceğini biliyorsun. Rahmet yüklüsün çünkü. Rahmet; Rahman’dan bir ikram. Bulut sadece bir elçi.
O nereye gideceğini biliyor. Ona öğretilmiş. Onun nereden, nereye, ne kadar rahmet taşıyacağı hesaplanmış. O sadece kendisine yüklenen görevi yerine getiriyor. Ne güzel değil mi?
Güle güle bulut kümesi.
Gideceği yeri şaşırabilen sadece akıllı varlık insan galiba.
Akıllı varlık!