"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bulmak için ayrılmak güzeldir

Sebahattin YAŞAR
02 Kasım 2025, Pazar
Mevlâna Celaleddin-i Rumî, Mesnevî’sinin daha ilk beyitlerinde, ney üzerinden insanın bir arayış içinde olduğuna dikkatleri çeker ve şöyle der:

“Dinle, bu ney nasıl şikâyet ediyor: Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan erkek, kadın… herkes ağlayıp, inledi. Ayrılıktan parça parça olmuş, kalp isterim ki, iştiyak derdini açayım. Aslından uzak düşen kişi, yine vuslat zamanını arar.” Evet, insan hayat boyu bir arayışın içindedir. Duygular bu arayışın araçları olur. Bazen sevinçle bazen hüzünle arar da arar. Bazen bulur insan, bazen de bulduğunu sanır, yanılır. Şiirlere, romanlara yansıyan bütün inlemeler bu arayışın sesidir.

Dünyaya gelen her insan bir sızı, bir inleme içinde bulur kendini. Gelişinde de, gidişinde de gözyaşı vardır. Bilinmez bu göz yaşının sırrı? Ney’in sürekli bir inlemede olduğu gibi, insan da ruhlar aleminden, Cennetten koparıldığından beridir, gittiği her yerde inleyerek, acı ve sızı içerisinde ıztırap çekerek, hep bir şeyleri arama derdindedir.

Arayış; kimde/nasıldır, kim/neyin peşindedir insan sayısınca farklıdır. Bu inleyiş, ebediyete açılan kabre kadar sürer. Onun için insan ne bulsa dünyaya dair, onu mutlu etmez. Belki buldukça yükü, sızısı artar. Bir ayrılık halidir, gurbettir insanın dünyada yaşadığı. Onun için büyükler kendini buralı hissetmez. Ne aradığını bilmeyenin bulduğunun anlamı olur mu?

Dünyadaki hiçbir şey, insanın aradığı o şey değildir. Belki alemde ne varsa ona götürecek vasıtalar olabilir. Nedir peki aradığı insanın? Birilerinin gıpta ettiği nimetlere sahip olan, o da o gıpta edenin içinde olduğu hale gıpta ediyor. Dünya hanında kim, neyi aradığını bilmiyor. Ve sonra insan, bir ömür boyu “acaba şu mu, bu mu” diye, biriktirdiklerini bırakıp gidiyor. Rad Suresi’nde, “Kalpler, ancak Allah’ın zikri ile tatmin olur.” buyurulur. Allah’ın zikri, işitilen, görülen, hissedilen her şeyde vardır. İnsan onu görmezse, duymazsa, hissetmezse onları anlamsızlık girdabına atar. Kuş, bu kadar ince nağmesiyle ne diyor; çiçek, bu kadar nazenin dokusu ve göze hoş gelen rengiyle ne diyor; âlemdeki bu kadar mükemmellik ne istiyor insandan? Anlamı okunmayan her şey, insanı rahatsız eder. En kıymetli şey, insanda anlam karşılığını bulmazsa, malayani bir meta haline gelir. Bütün mesele varlığın anlamını okumaktır. O okumak O’nu bulmaya götürür insanı. Birer Esma olan bilim dalları O’na götüren yollardır. 

İlginç olan, dünyadan başka bir âleme açılan bir kapının olmasıdır. Arayış devam ediyor. Kim bilir burada bulunmayanlar büyüklerin saraya açılan kapı, düğün gecesi, vuslat anı dedikleri alemde bulunur. Yoksa dünyada bulunmayacak şeyler için, bir ömrü heba etmek ne acıdır. Ayrılık, kavuşmayı anlamlı hale getiriyor. Öyle bir ayrılık ki, bir ömür boyu aradığın şeylere kavuşturuyor seni. İnsan daha ne ister. O zaman bulmak için ayrılmak güzeldir.

Okunma Sayısı: 229
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı